01 Mayıs 2016

19 Mayıs, Yalnızca Bize Değil Dünyaya da Kutlu Olsun

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundaki önemli bir özellik de, dünyanın çeşitli ülkelerinde “inanç ile düşünce” arasında yüzyıllar boyu sürdürülen evrimsel savaşlar zincirinin zafer halkalarına, Türkiye cephesinde eklenen yeni bir “düşünce güçleri zafer halkası” olmasıdır. 1400’lü yılların ikinci yarısında oluşturulan düşüncenin zaferi zincirinin ilk halkası, insanlığın beyinsel evrim tarihinde Rönesans sözcüğüyle yerini almıştır. Onu, 1776 yılında imzalanan Amerikan “Bağımsızlık Bildirgesi” izlemiştir. Avrupalı göçmenler aracılığıyla Amerika’ya sıçratılan Rönesans kıvılcımları, bu yeni topraklarda da insan ve düşünce kavramlarını alevlendirmiş ve dünyanın o yarısında da “insan hakları”nı temel taşı yapan bir devletin kurulmasına neden olarak, düşünce güçlerinin yeni bir zafer halkasını oluşturmuşlardır. Bu zaferin alevleri 13 yıl sonra Fransa’ya sıçramış, 1789 yılında Fransız Devrimi’nin getirdiği “İnsan Hakları ve Yurttaşlık Bildirgesi”yle, “inanç ve düşünce” savaşında düşünce güçleri cephesine yeni bir zafer kazandırmıştır. İnsanın, “beynini başkalarına kullandıran değil, beynini kendi kullanan” bir varlık olduğu gerçeğini öne çıkaran Rönesans düşünceleri, 130 yıl kadar sonra, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in beyninde ve gönlünde Anadolu’ya taşınmıştır. Mustafa Kemal bu görüşlerle Türk vatanını işgalci düşmanlardan kurtarma savaşını başlatmakla kalmamış, “düşünme yeteneklerine el konulmuş” Türk halkını, din adamı görünümlü kişisel çıkar sahiplerinin aldatıcı egemenliğinden de kurtarma yolunda önemli bir adım atmıştır. Mustafa Kemal, “Türk vatanını kurtarmak” görevinden hemen sonra, “Türk halkının beynini kurtarmak” görevine de girişmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmadan önce onun, özgür düşünebilen ulusunu da oluşturacak “İkinci Kurtuluş Savaşı”nı başlatmıştır. 17-18 Ocak 1923 tarihinde İstanbul’un önde gelen gazetecileriyle İzmit’te yaptığı “Hilafetin istikbali” konulu toplantıda açıkladığı görüşüyle, bu savaşın ilk hücum emrini vermiştir. Onun o gün, “Hilafet kökünden kaldırılacaktır” görüşü, kürsüdeki bir konuşmacının açıkladığı kişisel bir görüşün ifadesi olmasının çok ötelerinde, çok daha derin bir anlam yüklüydü. Bu tümce, bir savaş alanında, cephenin en ön safında bir eliyle atının dizginlerini kavrayan, öteki elindeki kılıcıyla savaş alanını işaret ederek yeni bir savaş başlattığını bildiren komutanın, arkasındaki aydınlar ordusuna verdiği ilk hücum emriydi. * * * Türkiye’yi Rönesans aydınlığına kavuşturan İkinci Kurtuluş Savaşı, 18 Ocak 1923 tarihinde İzmit’te, Komutan Mustafa Kemal Paşa’nın, ordularına verdiği bu hücum emriyle başlamıştır. Birinci Kurtuluş Savaşı’nda Türk Vatanı’nı işgalci düşmanın egemenliğinden kurtaran Gazi Mustafa Kemal Paşa, o gün başlattığı İkinci Kurtuluş Savaşı’nda ise bu kez, yıllardır din konusunda gerçek din bilgisinden yoksun bırakılan Türk halkını, asla din adamı olmayan ve din adamlığıyla hiçbir ilgileri bulunmayan hurafeci, çıkarcı, sahte ve sahtekar dincilerin egemenliğinden kurtarmıştır. İkinci Kurtuluş Savaşı’mız, birinci Kurtuluş Savaşı’mızı tamamlayan “Tüm Kurtuluş”umuzun öteki yarısıdır ve en az, Birinci Kurtuluş Savaşımız’ın yüceliğinde bir değere sahiptir. Birinci Kurtuluş Savaşı’mız sonunda, üzerinde yepyeni bir devlet kurduğumuz tertemiz bir vatan toprağına sahip olduk; İkinci Kurtuluş Savaşı’mız sonunda ise, bu tertemiz vatanda oluşturduğumuz devletin, tertemiz beyinli milletini oluşturduk. Sonunda “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni oluşturduğumuz bu iki kurtuluş savaşımızın birincisinin “zafer simgesi” Lozan’dır, ikincisinin “zafer simgesi” Laikliktir. * * * Vatanımızı düşmanlardan kurtarması yanısıra, tüm halkımızı “beynini kullandıran insan” kimliğinden kurtarıp, tümümüzü “beynini kendi kullanan” insanlar kimliğine kavuşturması nedeniyle de Türk halkı Mustafa Kemal’e, vadesi hiçbir zaman dolmayacak minnet ve şükran borçludur. Yeryüzünde bin yıldan buyana sürdürülmekte olan İnanç ve Düşünce arasındaki savaşta, düşüncenin zaferi zincirine Türkiye cephesinde eklediği zafer halkası nedeniyle, dünyanın tüm insanları da, Mustafa Kemal’e, en az bizim olduğumuz denli minnet ve şükran borçludurlar. 19 Mayıs Bayramı yalnızca bize değil, o nedenle, tüm insanlığa kutlu olsun.

Etiketler:, , , , , , , , , , , , , , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title