01 Ocak 2014

Bir Mesleğin İlk Öğretisi

 

 Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan önemli büyüklükteki bir coğrafyada ilk karaciğer naklini, 8 Aralık 1988 tarihinde Prof. Dr. Mehmet Haberal gerçekleştirmiştir.

Kendisinden başarılar beklenen bir tıp insanı açısından “sıradan bir görev” alçakgönüllülüğüyle tanımlanabilecek bu olay, hasta açısından yaşamsal değerde bir cankurtaran, tıp bilimi açısından önemli bir aşamaydı.

Türkiye Organ Nakli Derneği, bu önemli olayın 25’inci yıldönümü nedeniyle geçen ay Ankara’da uluslararası düzeyde bilimsel bir kongre düzenledi.

Dünya Organ Nakli Derneği’nin şimdiki başkanı ve önceki başkanları yanısıra, dünyaca ünlü organ nakli cerrahlarının katıldıkları “Geçmişi, Bugünü ve Geleceğiyle Karaciğer Nakli” konulu uluslararası bu kongreye 21 ülkeden 62 uzman ayrıca, bildirileriyle bilimsel katkıda bulundular.

Her biri dünyanın çeşitli köşelerinden gelen uzmanlar, kürsüde bildirilerini açıklamadan önce, dörtbuçuk yıl hiç haketmedikleri bir ağırlıkla çektikleri “Özgür Mehmet” özlemlerinin sınırsızlığıyla kollarını açtılar, dostları ve meslektaşları Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın boynuna sarılarak hem özlemlerini giderdiler, hem sevgileriyle ve dostluklarıyla, “eskimeyen bir eski dosta” yeniden kavuşmalarının sevincini paylaştılar, sonra da ona takdir ve hayranlıklarını dillendirdiler.

Bu sevgi seli karşısında “Dost Mehmet”in eli kolu dondu, boğazı düğümlendi, gözleri nemlendi.

Binlerce sözcüğe bedel bir teşekkür duygusunu, zorlukla da olsa, en az üç kez yineleyerek ve hecelerini yüreğiyle vurgulayarak “Hepinize çok teşekkür ederim” diyebildi, fakat yine de, dörtbuçuk yılın her dakikasında onların herbiri için yüreğinde biriktirdiği minnet ve şükran duygularını gönlünce boşaltamadı.

Yapabileceğime sizin inanamayacağınız, yapabildiğime benim inanamadığım bir şey yaptım kongrenin sonunda.

Ben de söz aldım ve dünyanın en ünlü organ nakli cerrahlarına hitaben ben de bir konuşma yaptım:

“Yakamdaki kimlik kartımda Türkiye yazmasına karşın içinizde en yabancı kişi benim” diye başladım konuşmaya ve kendimi en kısa yoldan şöyle tanıttım:

“Ben bir tıp adamı değilim” dedim.

Ve gerisi, çorap söküğü gibi geldi: “Bir tıp adamı, bir doktor değilim ama sizin satır satır bildiğiniz Hipokrat Yemini’nin şu maddesini ben de biliyorum:

‘Doktorluk mesleğinizin tüm inceliklerini, tıp öğrencilerine ve genç meslektaşlarınıza öğretmek, hepinizin başta gelen görevleriniz arasındadır.’ Yemininizin bu maddesini, son dörtbuçuk yıl içinde büyük bir yetkinlikle uyguladığınıza gözlerimle ve yüreğimle tanık oldum. Yalnızca tıp öğrencilerine ve yalnızca genç meslektaşlarınıza değil, öğrencilik yıllarını da, genç doktor kimliklerini de uzun yılların ötesinde bırakmış meslektaşlarınıza da öğrettiniz, mesleğinizin inceliklerini.

Sizin, Prof. Jeremy Chapman, Dünya Organ Nakli Derneği Başkanı olduğunuz yıllarda tanıdığınız meslektaşınız ve dostunuz Prof. Dr. Mehmet Haberal’a destek vermek için dünyanın öteki ucundaki Sydney’den kalkıp, Silivri’ye gelmenizi unutamıyorum…

Sizin, Prof. Francis Delmonico, Dünya Organ Nakli Derneği Başkanı olmanızın sorumluluğundan da önce, “Mehmet benim dostumdur” yürek acınızla Amerika’dan geldiğiniz Silivri’den, “Üzüntü sözcüğü yetersiz kalır, yas tutuyorum” diyerek ayrılışınız, gözlerimin önünden hiçbir zaman gitmeyecek…

Sizin, Prof. Nadey Hakim, sabah uçağıyla geldiğiniz Londra’ya kalkacak akşam uçağına son dakikada yetişmeden önce “İçerde Mehmet’e aynen şöyle söyledim: ‘Dışarıda senin yapacağın çok işler var. Senin yerine burada ben yatsam, seni dışarı çıkarmazlar mı?’” derken sesinizin titremesini hala koruyorum kulaklarımda…

Bu davranışlarınızla siz, hepiniz, Türkiye’deki üstelik kimbilir ne deneyimler sahibi meslektaşlarınıza, bir doktorun tıp bilgisinden önce ‘insanlık’ bilgisi öğrenmesi gerektiğini, uygulamalı olarak göstermiş oldunuz.

Prof. Haberal’dan dörtbuçuk yıl boyunca esirgemediğiniz desteğiniz nedeniyle olduğu kadar, mesleğinizin bu çok önemli inceliğini bizim doktorlarımızdan esirgemediğiniz için de size çok teşekkür ederiz.”

Onlar beni alkışlarken, ben de içimden kendi kendime mırıldanıyordum: “Umarım ve dilerim onlar bu öğretinizden yararlanmışlardır, mesleklerinin bu çok önemli inceliğini geç de olsa, öğrenebilmişlerdir…”

Etiketler:, , , , , , , , , , , , , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title