16 Temmuz 1967

Evimizin Kapısı Kızımızın Sevgilisine Kapalıdır

  Bizim komşunun ortanca kızı Cavidan, bugünlerde pek çok dertli… Sabahları tek lokma ekmek geçmiyor boğazından... Öğ­le ve akşam yemeklerinde ise, bir şeyler yer görünmek için oturuyor sofraya ve laf olsun diye ancak üç dört çatal yemek yiyor. Mum gibi eriyip, çöpçü süpür­gesi önündeki yapraklar gibi sa­rarıp solmaya başladı kızcağız, birkaç gün içinde. Mahallenin bütün kulak-kominikasyoncu kadınları, Cavidan’ın kara sevdaya tutulduğunu yayı­yorlar önlerine gelen herkese.          «Yüksek Mühendislik yaparmış bir genç varmış... Selviler gibi boyu, kalem gibi kaşları varmış… Cavidan abayı yakmış çocukca­ğıza ama, oğlan işte o taraflı ol­muyormuş» diyor kadınlar ve Cavidan hakkında birbirlerinden duyduklarını, kendileri de süsle­yip püsleyerek başkalarına ileti­yorlar. Oysa hiç de öyle değil hali Cavidan’ın.          «Bıktım, usandım beni yanlış anlamalarından» diyerek çırpı­nıp, duruyor zavallı kızcağız. Selvi boylu, kalem kaşlı Yük­sem Mühendisten değil, kendi Öz babasından yana imiş dertli olu­şunun sebebi...          «Ne yapıyor, ne ediyor baban sana ki, seni böyle dertli kılıyor Cavidan?» dedim. Gözleri dolu dolu anlattı:          «Bir mühendisi seviyorum, ağbi» dedi. «Mühendis beni sevi­yor, ben de onu seviyorum... Gel gör ki, babam dışarda buluşma­mıza izin vermiyor. Söz olur di­yor... Mühendis de öyle efendi, öyle terbiyeli bir insan ki...» «Madem dediğin gibi terbiyeli vs efendi bir insan bu mühen­dis… Ve baban da söz olur endişesiyle, onunla dışarda buluş­manıza izin vermiyor... O halde mühendisi evinize davet et, ba­bana tanıştır... Baban, onun ne kadar efendi bir insan olduğunu anlayınca, sana zararı dokunmayacağına inanınca evinizde olsun görüşmenize izin verebilir… Hem kendi de memnun olur, böyle bir efendi insanı tanımakta!» Cavidan derin bir iç çekti:          «Aynı şeyi söyledim babama, ağbi» dedi. «Onu evimizde davet etmeden önce, seninle tanıştıra­yım, baba... Onu tanıyıp, anla­dıktan sonra ben değil, eminim sen kendin davet edersin eve, dedim...» «İyi ya işte... Ne güzel söyle­mişsin, Cavidan... Peki baban bu teklife ne dedi?» Gözleri yine dolu dolu oldu Cavidan’ın:          «Ne diyecek ki ağbi?» dedi. Babam, «Benim evimin kapısı, kızınım sevgilisine kapalıdır» diyor...          «Ya annen?»          «Annemin pek bir şeye aklı er­diği yok, ağbi... Babam ne derse, annem onu tekrarlar, hep... O da şimdi tutmuş, bizim evin ka­pısı, kızımızın sevgilisine asla açık değildir diyor durmadan...» Acıdım Cavidan'ın haline...          «Peki şimdi ne olacak, du­rum?» dedim. Boynunu bükerek konuştu:          «Ben de pekiyi bilmiyorum, ağbi» dedi. «Ya annemle babam, bir genç kızın evinin ilerde ko­cası olacak sevgilisine açık ol­duğunu öğrenecekler, ya da...» «Söyle, söyle Cavidan... ya da...»          «Ya da, kafam kızacak, bir gece yarısı sevgilimi pencereden alacağım içeri...» Cavidan'ın tahminine göre, ancak o, geceden sonra akılları başlarına gelirmiş, annesiyle ba­basının ve artık bir daha da, evimizin kapısı, kızımızın sevgilisine açık değildir demezlermiş.

Etiketler:, , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title