22 Aralık 1991
Bedava önerimiz kalmadı…
Efeliğime toz kondurtmadım, erkeklik bende kaldı.
Doktorumun yasaklamasından tam bir saat onbeş dakika önce, kendim bıraktım sigarayı.
Yaşamımdaki en
"anında görüntü" kararım bu oldu.
Kimbilir, belki de bu nedenle kolay kolay inandıramadım kendimi, bu işi nasıl yaptığıma.
Sigarayı bırakan bir kişinin bu işi nasıl yapabildiğine kendini inandırabilmesi için en etkili yol, başka kişilere bedavadan akıl dağıtmasıdır.
Bir zamanlar Sağlık Bakanı iken
Bülent Akarcalı’ nın kullandığı bu yöntemi, şimdi ben de kullanmaya başladım. Sigarayı bırakmak isteyenlere öyle önerilerde bulundum ki bu konudaki uzmanlığıma kendim bile hayret ettim.
Bir arkadaşım geçenlerde geldi, sigarayı bırakmaya karar verdiğini söyledi ve benden yardım istedi.
"Merak etme sen" dedim
“Sana bir iki ufak ipucu vereyim... Sen de bu dediklerimi aynen yap ve rahatla... Ve bu işin en zor onbeş günü nasıl da kolay atlatılırmış, bak o zaman görürsün..."
Tane tane not ettirdim taktiklerimi:
Birinci madde, okumuş yazmış takımının dilinden düşmeyen, günümüzün sevilen moda sözcüğüyle söyleyeyim
,”stress" ten uzak durmaya çalışacaktı Yani, öyle olur olmadık şeyler karşısında hemen gerilmeyecekti.
“Peki, nasıl yapacağım bunu?” dedi.
Stressten
nasıl bir yöntemle uzak kalacağını da not ettirdim:
“Hiçbir şeyi dert etmeyeceksin” dedim
“Baktın stresse giriyorsun, o an satacaksın anasını dünyanın...” Arkadaşım dünyanın anasını satmaya dünden razıymış ama, alıcısını bulamıyormuş bir türlü
"Kolay mı Allahaşkına bir alıcı bulmak, dünyanın anasına?" dedi
"Kim alır, alsa da ne yapar ananın böylesini?" Şakayı bırakmasını söyleyip, ciddi bir konu üzerinde görüştüğümüzü hatırlattım arkadaşıma:
“Yahu, herhangi birşeye üzüldün mü içine atmayacaksın o üzüntünü dedim “Seni kim üzdüyse, kafanı kim bozduysa, o kişinin yüzüne yüzüne haykırıp, yüzüne yüzüne boşaltacaksın bütün kızgınlığını... Nokta nokta oğlu nokta nokta diye başlayacaksın ve... Aklına, ağzına ne gelirse, frenlemeden boşaltacaksın nokta nokta oğlu nokta noktanın suratına... Hepsi bu kadar yapacağının... Bak, gör o zaman stressten mitresten eser kalıyor mu?"
Arkadaşım, benim bu ilk taktiğimi ertesi gün uygulamaya koymuş.
"Bizim sokağın köşe başını aylardır mesken tutan, sözüm ona seyyar satıcının tezgahındaki mandalina etiketine gözüm takıldı" dedi
“Etiketin üstünde bir gün önceki 1500 lira yerine bugün 3000 lira yazılmıştı. Eskiden böylesi durumlarda elim robotmatik olarak cebime girer, cebimden bir sigara çıkarır ve öteki elimde çoktan hazır duran çakmakla sigaramı yakar, rahatlardım. İlk iki üç nefesten sonra da "Allah’ım sen sabır ver" diyerek başımı meyve tezgahından öte yana çevirir, oradan çeker giderdim."
Şimdi öyle yapamamış… Çünkü başta, sağ cebinde sigara yok, sol cebinde çakmak yok. Daha da önemlisi, çakmak da olsa, sigara da olsa, arkadaşımda içmeye niyet yok artık. Peki, seyyar satıcının bir günde mandalinaya yüzde yüz zam yapmasının stressini nasıl boşaltacak?
Arkadaşımın aklına hemen benim taktik gelmiş:
“Ulan, nokta nokta oğlu nokta nokta” diye bağırmış satıcıya
“Utanmıyor musun ulan, mandalinanın fiyatını bir günde bir misli arttırmaya?
Tezgahını caddenin belirli bir yerinden, kendini ise tezgahının başından aylardır kımıldatmayan, dedik ya, seyyar satıcı, birden hareketlenmiş. Elindeki teraziyi yere fırlatmış,
“Sen benim ölmüş babamın adını nasıl alırmışsın ağzına?" diye gürleyerek, hışımla bizim arkadaşın üstüne saldırmış.
Allah'tan, komşu apartmanın kapıcısı oradaymış da, aralarına girip adamı güçlükle zaptedebilmiş.
"Akşam akşam bir güzel dayak yiyecektim satıcıdan, az kalsın..." dedi Sabah evinin önündeki otomobiline binmek üzereyken, yoldan geçen biri lastikleri işaret etmiş.
"Otomobilimin dört lastiği de söndürülmüştü" dedi.
Bir taksiye binmiş, en yakın karakola gitmiş:
"Otomobilimin dört lastiğini de indirmişler" demiş
"Kimin yaptığını da kuvvetle tahmin ediyorum. Şikayetçiyim.”
Karakol amiri daha sabah çayını içmemişmiş ama,
İçişleri Bakanlığı’ nın
"Vatandaşa karşı güler yüzlü ve kibar olacaksınız” genelgesini eksiksiz uygulayabiliyormuş:
“Sabah sabah tepemizi attırmayın lütfen, sayın beyefendi" demiş ve genelgeyi biraz aşırı biçimde uygulayıp, kahkahalar atarak sürdürmüş konuşmasını:
"Allah'ın gece karanlığında adamın biri arabanızın lastiklerini şişliyor ve siz de gözlerinizle görmediğiniz bu olayı kimin yaptığını bildiğinizi söylüyorsunuz... Hah hah haaa... Lütfen cinlerimizi toplamayın beynimize, sayın beyefendi...”
Güvenlik güçlerimize saygısından ötürü, karakolda uygulayamadığı stress atma taktiğini arkadaşım, yolda taksi şoförüne karşı uygulamış.
Taksinin biraz hızlı gidişini bahane etmiş, karakoldaki birikiminden burada yararlanmış:
“Ulan nokta nokta oğlu nokta nokta" demiş şoföre
"Acelen ne? Nereye ne yetiştiriyorsun böyle?"
Yarım dakika kadar sonra, önünden geçen taksilere eliyle dur işareti yaparken bulmuş kendini, kaldırım kenarında.
İşe gitmekten vazgeçmiş, bana gelmişti. Başından geçenleri anlatmak istiyordu:
"Komşu kapıcı yetişmeseydi, iyi bir dayak yiyecektim seyyar satıcıdan" dedi
“Gece karanlığında otomobilimin dört lastiğini onun şişlediğini de adım gibi biliyorum. Ya taksi şoförü?... Arabasını durdurmadan beni nasıl indirdiğini hala almıyor aklım..."
Arkadaşımın anlattıklarını dikkatle dinledim ve sonunda yeni bir öneride bulundum ona:
"Madem içini boşaltarak stress atma yöntemi sana böylesine uğursuzluk getirdi, o halde daha başka bir yöntem önereyim sana" dedim
"Sabahlan yarım saat, akşamüstleri de yarım saat olmak üzere günde bir saat, ağaçlıklı bir yerde sakin sakin yürü... Göreceksin, iki gün sonra sigarasızlığın stressi de, işin stressi de kaybolup gidecek ve sen öyle bir rahatlıyacaksın ki...”
Arkadaşım,
“Bir yanlış anlama olmaması için”, birkaç kez anlattırdı bana, tam olarak ne yapması gerektiğini. Ağacı, yeşili bol bir yerde, günde iki kez yarımşar saat sakin sakin yürüyüşler yapmasını önerdim.. Ve iki gün içinde tüm stressini atıp, inanılmaz derecede rahatlayacağını söyledim.
Arkadaşım, stress atmanın bu ikinci yöntemini başından bunca aksilikler geçtikten sonra ancak şimdi duyup öğrenince, kendini daha fazla tutamadı, benim ilk önerdiğim yöntemi son kez, hem de bana uyguladı
“Ulan nokta nokta oğlu nokta nokta" dedi, üzerime yürüyerek
"Madem böyle bir yöntem daha vardı da, ne demeye önce onu önermezsin de başıma olmadık işler açarsın, nokta nokta oğlu nokta nokta?...”
Bir karar daha verdim o günden sonra. Kimseye öneri dağıtmayacağım artık.
Sigarayı bırakmak isteyenler, kendi başlarının çaresine kendileri baksınlar. Kimse benim önerilerime güvenip, sigara bırakmaya kalkmasın.
Benim stressim zaten fazlasıyla yetiyor bana, iki ay, bir hafta, dört günden beri...
Etiketler:çare, dert ermek, kapıcı, komşu, lastik, mete akyol, öneri, Otomobil, seyyar satıcı, sigara, sigarayı bırakmak, Stress, taksici, taktik, uğursuzluk