28 Kasım 1993

Cumhurbaşkanlığı Sanat Danışmanlığı

Elinizden biraz resim yapmak gelseydi... Ve sizden, birkaç kalem hareketiyle Cumhur­başkanı Süleyman Demirel'in bir resmi­ni çizmenizi istesey­dik... Yüzünü ne denli çok benzetseniz de, bir miting alanı kürsüsü ve o kürsünün üzerin­deki irili ufaklı çeşit çeşit mikrofonları da çizmeden, resmin tamam olduğunu söyleyebilir miydiniz? Çünkü Süleyman Demirel adı, inişlerle çıkışlarla, kavgalarla koşuşturmalarla geçen çeyrek yüzyılı aşkın bir zaman dilimi boyunca aklımıza hep, önündeki miting kürsüleriyle, toplantı masalarıyla ve çeşit çeşit mikrofonlarla gelmiştir. Dikkat ettiniz mi?.. Cum­hurbaşkanı seçildikten sonra Süleyman Demirel’in bu gö­rüntüsü artık değişti. Onu şimdi, bir tiyatro salo­nu koltuğunda oturmuş, tiyat­ro izlerken görüyoruz, artık. Bir konser salonunda, coş­kuyla yerinden fırlayıp, uzun süredir "canlı” olarak dinleyemediği bir İdil Biret’i, özlemi­nin susuzluğunu bastırmak is­tercesine bir mutluluk sarhoş­luğuyla ayakta alkışlarken de görebiliyoruz şimdi Süleyman Demirel’i. Vücudunda, fırçalarını değ­dirmedikleri yer bırakmayan karikatürcülerin düzenledikleri “Turhan Selçuk Gecesi”nin başkonuğu olabiliyor şimdi Süleyman Demirel... Cahit Külebi-Nevit Kodallı ikilisinin büyük yapıtı “Atatürk Oratoryosu"nun Devlet Operası’nda seslendirildiği o son 10 Kasım gecesindeki ko­nuşmasının yüreklerde uyandırdığı heyecan ise, birçok sa­natçı tarafından hala aynı taze­liğiyle korunuyor. O geceki konuşmasında kullandığı “Atatürk Türki­ye’si çağdaş ve uygar bir ülke­dir. Bu uygarlığın açık göstergesi de, siz sanatçılarsınız” tümceleri ise, sadece sanatçıla­rın değil, ulusun tüm bireyleri­nin de en çok gereksinim duy­dukları bir anda, yüreklerimizi güvenle dayayabileceğimiz bir devrim desteğimiz oldu tümü­müze... Süleyman Demirel’i artık, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın konserlerinde de, Devlet Tiyatroları'nın ve özel tiyatroların temsillerinde de, Opera ve Bale gösterilerin­de, resim sergilerinde de göre­biliyoruz ve... Onun sanata ve sanatçılara bu ilgisinin içtenliğinde, Çankaya Köşkü’yle sanat dünyası arasında kurulan bir köprünün sağlamlığına ve düzenli trafiği­ne tanık oluyoruz. Çankaya Köşkü ile sanat dünyası arasındaki bu köprü, Çankaya Köşkü'nde yeni ku­rulan Sanat Danışmanlığı “müessesesi”dir. Ülkemizin Cumhurbaş­kanlığı Köşkü'nde önce, “Sa­nat Danışmanlığı’’na gereksi­nim duyulmuştur. Aslında, bir “Sanat Danış­manlığı”na gereksinim duyulması bile başlıbaşına önemli bir olgudur. Bu gereksinim duyulduk­tan sonra, hemen giderilmesi­ne karar verilmesi de, en az bu konudaki boşluğun görülebil­mesi kadar önemlidir. Ve daha da önemlisi, bu boşluğun doldurulması konu­sunda verilen kararın da za­man yitirilmeksizin uygulan­ması ve Cumhurbaşkanlığı Sanat Danışmanlığı “müessesesi”nin işlerliğe kavuşturul­masıdır. Cumhurbaşkanı Süley­man Demirel, böyle bir köprü­nün gereksinimini duymak ve yapımını en kısa sürede ta­mamlamak konusunda göster­diği başarısı düzeyinde bir baş­ka başarıyı ise, böylesi önemli ve anlamlı bir köprünün sağ­lıklı ve düzenli bir biçimde iş­lemesinden sorumlu kişiyi bu­lup, görevlendirmesiyle sağla­mıştır. Sanatçılara danışıp, onların görüşlerini aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu görevi, gerçek bir sanat adamı olan Dinçer Sü­mer'e vermiştir. Kimi kişilerin, Devlet Ti­yatrosu sanatçısı kimliğiyle tanıyabileceği Dinçer Sümer gerçekte, sanatsal yeteneğini, bilgisini ve değerini sadece ka­nıtlamakla yetinmeyen, bu yetenek, bilgi ve değerinden hal­kını da yararlandırmaya ken­dini adayan az sayıdaki sanat­çılarımızdan biridir. “Katip Çıkmazı", “Eski Fo­toğraflar”, “Gecenin Kulları”, “Gül Satardı Melek Hanım", “Karacaoğlan", “Maviydi Bi­sikletim" gibi çeşitli tiyatrolarda sahnelenen tiyatro oyunla­rından başka Dinçer Sümer, “Bir Düş Müydü O İzmir” ro­manı ve radyo-televizyon için yazılmış çeşitli dramaların da ve... Türk Dil Kurumu, Sanat Kurumu, TRT, TOBAV, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Yarışması gibi saygın kurumların ödüllerinin de sahibi bir sanatçımızdır. Tiyatro oyuncusu, tiyatro yönetmeni, tiyatro yazarı, ro­man yazarı ve Anadolu Üni­versitesi Dramaturgi öğretim görevlisi kimlikleriyle Dinçer Sümer, sanatına saygılı ve so­rumlu olduğu denli, halkına da saygılı ve sorumlu bir sanatçımızdır. Kendisini yıllardan buyana çok yakından izleyen bir hayranı ve delikanlılık dönemin­den buyana çok ayrıntılı tanı­yan bir dostu olmam yetkimle söylüyorum bunu. Başbakan Süleyman De­mirel' in miting alanı kürsüleriyle ve medya mikrofonlarıyla bütünleşen eski görünümü ye­rine, şimdi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, ülkemi­zin sanat dünyası içinde ve o dünyanın sanatçıları arasında yeni yeni oluşmaya başlayan yepyeni görünümünün başarı­sında, onun bu konudaki bi­linçli ilgisinin yanısıra, kimi boşlukları bilinçli bir biçimde saptayıp, bilinçli bir kararla doldurmaya karar  vermesinin ve... Böylesi sorumlu bir “müessese”nin sorumluluğunu, bu sorumluluğun bilincine ve ta­şıma gücüne sahip bir “sorum­lu sanatçı’ya emanet etmesi­nin de payı vardır. Yeni yetişen kuşaklardan, birkaç kalem hareketiyle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in resmini yapmasını istediğimizde, sanıyoruz, kim­se miting alanları kürsülerin­deki politikacı Süleyman De­mirel’in görünümünü çizme­yecek, artık Onun yerine, ülkesinin sanat dünyasıyla ve sanatçılarıyla bütünleşen Cum­hurbaşkanı Süleyman Demirel’in, bu çağdaş görünümünü resimleyecektir, onun bu çağ­daş görünümünü gözlerinin önünde hep canlı tutmak iste­yerek...

Etiketler:, , , , , , , , , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title