01 Nisan 2007
“Adayımız yine Ata’mız”
Kapağımızdaki ve yukarıdaki “Adayımız yine Ata’mız” başlığımız, yalnızca gönlümüzün isteğini değil, aklımızın yargısını da açıklamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için adayların açıklanacağı bu ayın ortalarını beklemeden biz şimdiden, ayın ilk günlerinde, gönlümüzün isteğiyle birlikte, aklımızın yargısını da açıklıyoruz:
“Adayımız yine Ata’mız” diyoruz.
Adı ister Ahmet, ister Mehmet olsun; ister Mustafa, ister Hasan, ister Hüseyin olsun… Boyu ister uzun, ister kısa, bedeni ister şişman, ister zayıf, saçı ister sarı, ister siyah, ister beyaz, gözleri ister mavi, ister siyah, ister kahverengi olsun…
Adı da, görünümü de umurumuzda değil…
Yeter ki o, “Ata’mız” olsun.
Devletimizin ve ulusumuzun dimdik başının simgesi ve tek tek tümümüzün “başımızın üstündeki” o toz kondurulamaz yerinde, Çankaya’da, Cumhurbaşkanlığı makamında, yine Ata’mızı görmek istiyoruz.
Bu yüreksel kararımız ve beyinsel yargımız, yaşamımız süresince vadesi hiçbir zaman dolmayacak olan “Atatürk’e minnet şükran borcumuz”un yalnızca bir taksidinin daha ödenmesi olduğu denli, uygar dünyanın bireyleri kimliğimizin de, tüm dünyanın duyabileceği güçteki bir haykırışla bir kez daha onaylanmasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “yüzünü görmeyi” değil, onun görüşlerini ve düşüncelerini özümseyip, onun işaret parmağının ucundan uzanan yolu ve o yolun yöneldiği hedefi önemseyen uygar Türk ulusunun, uygar bireyleri kimliklerimizle biz, hepimiz…
En az kendimizin olduğu denli, cumhurbaşkanı seçilecek adayımızın da “Ata’mız” olmasını dileriz.
Bu dileğimiz, bizim en doğal hakkımızdır, en ulusal yükümlülüğümüzdür, en insansal gereğimizdir.
Karşı sayfamızda, üçüncü kez Türkiye cumhurbaşkanı seçildiği 1931 yılında Gazi Mustafa Kemal’in, TBMM kürsüsünden, “namusu üzerine söz vererek içtiği ant”ın son bölümünü, bu sayfamızda da yineliyoruz:
“(…)
“3.) Türk devletine teveccüh edecek her tehlikeyi kemali şiddetle men,
“4.) Türkiye’nin şan ve şerefini vikaye ve ilaya (korumaya ve yüceltmeye) ve deruhte ettiğim vazifenin icabatına hasrınefs (kendini adamak) etmekten ayrılmayacağıma, -huzurunuzda- namusum üzerine söz vererek ant içerim.”
Biz şimdi, bu andın altına, Gazi Mustafa Kemal’ce dürüstlükle, inançla ve güvenle imza atabilecek “Adayımız Ata’mız”ı bekliyoruz.
Etiketler:Cumhurbaşkanlığı makamı, Cumhurbaşkanlığı seçimi, Mustafa Kemal Atatürk, TBMM