Aydınlanma evrimi, insanlığın yüzyıllar boyu içinde bulundurulduğu Orta Çağ karanlığından kurtulup, aydınlığa kavuşması eyleminin adıdır.
İnsanlığı hak ettiği insansal aydınlığa kavuşturan bu eylemde ilk ve hatta tek hedef, “sahte din adamları” olmuştur.
Dinine içtenlikle inanan ve dininin gereklerini yerine getiren gerçek din adamlarıyla hiçbir ortak yönleri bulunmayan sahte din adamları, gerçek din adamlarının yalnızca sıfatlarını ve dış görünümlerini kullanmışlar, inanç sahibi halkı kandırmaya önce böyle başlamışlardır.
Sıra sonra, Tanrı’ya, kutsal kitaba ve dine gelmiştir. En büyük saygısızlığı yaptıklarını bilmelerine karşın, çıkarları uğruna halkı aldatmak için bu kutsal varlıkları kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Daha sonra, daha da ileriye gitmişler, güçlenen bireysel çıkarlarını birleştirerek, bu güçlerini siyasal egemenliğe dönüştürmüşlerdir.
İnsanlara düşünmeyi yasaklamışlar, onları Tanrı adına kendi koydukları kurallarla ve kendilerine özgü cezalarla yönetmişler, krallıklar karşısında bile egemen bir güç olarak dikilmişlerdir.
Sahteciliklerini düşünceleriyle, bilimsel gerçeklerle kanıtlayan “aydın”ları ya aforoz ederek, ya ölümle korkutarak ya da yakarak susturmaya çalışmışlar, fakat onların insanları aydınlığa götürmelerini engelleyememişlerdir.
İnsanlığı, “bunu yap, bunu yapma” kısır döngüsünün sınırlayıcı çemberlerinden kurtarıp, onu, insanı insan yapan “düşünen varlık” özelliğiyle aydınlığa çıkaran “aydınlanmacı”ların son örnek savaşçısı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Kurtuluş Savaşı’mızda o, bir yandan vatanımızı işgalci düşmandan kurtarırken, bir yandan da kendinden yüzlerce yıl önceki düşünürlerin yaptığını yapmış, o da halkını, gerçek din adamlarıyla en ufak bir benzerliği olmayan sahte din adamlarının egemenliğinden ve oluşturdukları karanlıktan kurtarmıştır.
Laikliğin egemenliğini güvencesi altında koruyan Türkiye Cumhuriyeti, yalnızca siyasal ve toplumsal bir yönetim biçimi değildir, “düşünen insan” kimliğini ön çizgiye getirmesi özelliğiyle ayrıca, insanın evrensel evriminin bir simgesidir.
Kapağımızdaki iddiamız, aydınlıklar dünyamızda gelişen bir düşünce ürünümüzdür ve özünde, Mustafa Kemal Atatürk’e hem ulusal, hem de insansal teşekkürümüzdür.
Etiketler:aforoz, aydınlık, Mustafa Kemal Atatürk, Orta çağ, sahte din adamları