01 Kasım 2014
Çocukluğumun 10 Kasım’larına Özlem
Atatürk’ün ölümünün ulusumuz için ne denli büyük bir kayıp olduğunun ayırdına, ilkokul öğrenciliğimin son iki yılında vardım. O yılların her 10 Kasım’ında okuldaki büstünün karşısında yerimi aldığımda, hasta başında beklercesine bir özenle ve birkaç dakika sonra geleceğini bildiğim sorunun peşin üzüntüsüyle başımı öne eğer, çaresizlikten kıpırdamadan dururdum.
O yılların 10 Kasım’larında yelkovanların üşengeçliği tutar, 9’dan sonraki beşinci dakikaya galiba beşinci saatte varırlardı. O süreyi hep, son anlarını yaşamakta olan hastamı teselli edecek sözler söyleyerek, fakat üzüntüden başım yine öne eğik geçirirdim.
“Hiç kuşku duyma Atatürk, söz veriyorum; ölünceye kadar, her zaman Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni korumak ve savunmak, birinci vazifem olacaktır…” derdim.
“Yaşadığım her an, yurdumu, ulusumu özümden çok seveceğime de söz veriyorum…” derdim.
“Varlığım, bugün de, yarın da, yaşadığım her an, Türk varlığına armağan olsun. Ona da söz veriyorum.” derdim.
“Gözün arkada kalmasın, gözün açık gitme, Atam… Bak, karşında ‘Ben, sen, o’ demiyoruz, ‘biz’ diyoruz hep… Güven bize… Koskoca biz varız…” derdim hep içimden. Sonra yelkovan beş dakikalık üşengeçliğini bitirmiş, beş saatlik yolculuğunu tamamlamış olmalıydı ki, bizim İzci oymakbaşı Taşkın’ın nefesi, trompetin ağzından çığlık çığlık fışkırır, onu Ordu’nun o günlerdeki tek taksisi “İlyas’ın Ford’u”nun öksürüklü kornası ve elektrik santrali binasının alarm düdüğü izlerdi. Atatürk’ün son nefesini verdiği haberini, her yılın 10 Kasım’ında o seslerle yeniden duyardık.
Şimdi, 70 yılı aşkın bir süre gerilerde kalan o yılların 10 Kasım’larını özlemle arıyorum, özlemle anıyorum. Ağırlıkları nedeniyle başlarımızı önümüze eğdiren, büyüklükleri nedeniyle yüreklerimize sığdırılamayan üzüntülerimize karşın, yine de çok arıyorum, yine de çok özlüyorum çocukluk yıllarımın 10 Kasım’larını…
En çok da, Anıt Kabir’e gittiğimde, Atatürk’ün huzuruna çıktığımda, karşısında saygı duruşuna geçtiğimde…
İşte 1940’lı yıllarımın 10 Kasım’larını en çok orada ve o zamanlarda arıyorum, en çok orada ve o zamanlarda özlüyorum şimdilerde, kendiliğinden önüme düştüğünde başım, utancımdan…
Etiketler:10 Kasım, Anıtkabir, Atatürk, trompet, yelkovan