01 Temmuz 2014
“Hardasan Suat Aytın?”…ve Öyküsü
“Hardasan” sözcüğünün ne demek olduğunu ben dün öğrendim, izninizle, bugün de size öğreteyim:
“Hardasan”, Azerice bir sözcüktür ve “Neredesin?” demektir.
Bu bir sözcüklük Azerice dersimizden sonra “Hardasan Suat Aytın?” tümcesinin anlamı, bakınız, kendiliğinden ortaya çıkıverdi:
“Neredesin Suat Aytın?”
Suat Aytın’ı tanısaydınız, bu sorunun yanıtı da kendiliğinden ortaya çıkacaktı ama…
Tanımıyordunuz onu ve doğal olarak da, onun nerede olduğunu bilmiyordunuz.
Azerbaycan’ın saygın gazetesi “525’inci Gazete”de, Dr. Şahin Musaoğlu imzasıyla ve “Hardasan Suat Aytın?” başlıklı bir yazı yayımlandığını görünce, bu yazıyı sizle paylaşmak istedik, Bütün Dünya’nın bu sayısında alıntıladık.
“Hardasan” sözcüğünün ve “Suat Aytın” adının size tanıdık gelmeyeceğini düşünerek, yazının girişine kısa bir tanıtım yazısı ekledik. “Önce, ‘Hardasan’ sözcüğünün anlamını açıkladık, sonra da Suat Aytın’ın kim olduğunu özetledik: “Suat Aytın, yurt içinde ve yurt dışında Türkiye için çok önemli görevler üstlenmiş ve bunları başarıyla yerine getirmiş bir Emekli Kurmay Albay’dır.
Bu ipucundan sonra başlığımızdaki sorumuzun yanıtını da kolaylıkla bileceğinizi varsaymamıza karşın, onun nerede olduğunun bilgisini de, yine özetleyerek şöyle bildirdik:
“Emekli Kurmay Albay Suat Aytın, askeri bir darbe yapmayı aklından geçirdiği savıyla ve sanki bir savaş tutsağı kimliği taşıyormuşçasına bir korkuyla dört yıldan bu yana, Silivri Cezaevi’nin 5’inci Bölümü’ndeki 15 metrekarelik bir ceza infaz hücresinde kapalı tutulmaktadır.”
“O gün” Bütün Dünya’nın Temmuz sayısının ön hazırlıklarını tamamlamış, basımının başlatılması için matbaaya gönderdiğimiz 18 Haziran günüydü.
O gün akşam saatlerinden başlayarak tüm yurdu bir müjde meltemi olarak kaplayan Anayasa Mahkemesi’nin rahatlatıcı kararını duyunca, biz de Bütün Dünya’nın baskısını durdurma kararı aldık ve “Hardasan Suat Aytın?” başlıklı yazımızın giriş bölümünü değiştirmek üzere, biz de Silivri’de, bir bölümü içerde, daha büyüüük bir bölümü dışardaki tüm “Balyozcu”larla birlikte, tahliye kararının uygulanmasını beklemeye başladık. İçerdeki “Tutsak Balyozcular”ın, cezaevinin dış kapısının dışında, özgürlüklerine ilk adımlarını atmalarının sevinciyle, aile bireyleri ve yakınlarına kavuşmalarının mutluluğunu birlikte yaşadıkları o unutulmaz mutlu anların içindeki bir bambaşka unutulmaz anlarında ise tümü, bu kez de bir “ayrılığın üzüntüsü”nü yaşadılar.
O unutulmaz anlarının o özel anlarında tümünün yüzlerindeki mutluluk bir süre yok oldu, gözlerine yaşlar doldu.
Yaşadıkları o an, son dört yıllarının tüm gecelerini ve gündüzlerini paylaştıkları “İnfaz Koruma Memurları” ile “vedalaşma” anlarıydı.
O son dört yılın “geceli gündüzlü” dostları, “Bu koşullarda bir daha görüşmemek” dileğiyle birbirleriyle kucaklaşarak vedalaşırlarken, belki de o anlarının anısı olması dileğiyle, birbirlerinin omuzlarına gözlerinin yaşını da bırakıyorlardı.
“İlk iki üç gün nasıl olsa geçer de” dedi gardiyanlardan biri, “O ilk günler geçtikten sonraki günler bir türlü geçmek bilmez. İşte o zaman koyar bize bu zoraki ayrılık…”
Mesleklerinin halk arasındaki adıyla “Gardiyan” olarak tanınan İnfaz Koruma Memurları’nın yaşamlarında, kolay kolay alışamayacakları başka bir boşluk daha oluşturacaktı, bu zoraki ayrılık:
“Şu dört yılda burada, o kadar çok şey öğrendim, o kadar geniş bakış açısına sahip oldum ki…” dedi içlerinden biri, “Kendimi şu an sanki bir üniversiteden mezun olmuşum gibi görüyorum… Bilmediğim o kadar çok şey öğrendim, görmediğim o kadar çok şey gördüm, tanımaktan onur duyduğum o kadar çok değerli kişiler tanıdım ki burada dört yılda…”
* * *
“Silivri Özel”de o gün içerdeki dört yıllık “emanet”lerini geri alan aile bireyi ve yakınları “Balyoz’cular”, o gün yalnızca cezaevi kapısını değil, Silivri’nin kent sınırlarını da arkalarında bırakarak dört yıl sonra ilk kez güle oynaya, coşkuyla, mutlulukla evlerine dönerlerken, kimbilir kaçıncı kez orada bıraktıkları gardiyanlar, bu kez kendilerinin yalnızlıklarıyla baş-başa kalacakları ilerideki günlerinin ve gecelerinin bomboşluğunun ürpertisini duyumsuyorlardı, ne zaman geleceklerini şimdiden bilemedikleri yeni konuklarını beklerlerken…
Etiketler:525’inci Gazete, Anayasa Mahkemesi, askeri bir darbe, Azerbaycan, Azerice, Balyoz’cular, Balyozcu, Bütün Dünya, Emekli Kurmay Albay, gardiyan, Hardasan. Suat Aytın, İnfaz Koruma Memurları, savaş tutsağı, Silivri Cezaevi, tahliye kararı, Tutsak Balyozcular, zoraki ayrılık