01 Haziran 2011
“Öyle bir geçti zaman ki…”
“Bir o yanımıza bakalım” dedik, tam 13 yıl geçmiş. Sonra bir bu yanımıza baktık; oooooo. O yanımızdaki 13 yıldan da uzun, koskoca iki yıl geçmiş bu yanımızdan… Hem de tamı tamına iki ay, iki gün fazlasıyla…
Üstelik o iki yıl, iki ay, iki gün, öteki tarafımızdan geçen yılların yalnızca sayısını belirten 13 rakamının tarih boyunca taşıdığı tüm uğursuzluklarla gelmişti, şükürler olsun dünyanın dönüşüne, o uğursuzluklarıyla da gitti…
Bütün Dünya’yı çıkarmaya başladığımız 1 Haziran 1998 tarihiyle, bugünün 1 Haziran 2011 tarihi arasındaki 676 hafta, yani 156 ay, yani 13 yıl, tam da şarkıdaki gibi, bilseniz, “nasıl da geçti habersiz”…
Bir de, sanki beynimiz, gönlümüz yetmiyormuş gibi, üstelik gözlerimizin önünden de, burnumuzun ucundan da bir türlü gitmek bilmeyen bu yanımızdaki iki yıl, iki ay ve iki gün, bilemezsiniz de, aklınıza getiremezsiniz de, meğer ne denli kahrolası keçi inatlıymış, ne denli, hay olmaz olsun, deve kini yüklüymüş…
O iki yılın, vazgeçtik aylarından, günleri de, saatleri de, dakikaları da gelmek neymiş bildi ama, gitmek nedir, geçmek nedir bilmedi. O nedenle de, geldikleri yerde kaldılar, gitmediler de, geçmediler de…
Biz, Bütün Dünya çalışanları, bu yılın, bu ayında, unuttuk “habersiz geçen o güzelim yıllarımızı”, fakat asla unutmadık ve asla da unutmayacağız “Haberal’sız geçen o kahrolası yıllarımızı, aylarımızı, günlerimizi, saatlerimizi ve dakikalarımızı…”
Yaşamımızın, artık bu ay bitiş noktasını koyabileceğimiz o kahrolası aylarının, yıllarının “geldikleri gibi gidişleri”ni, Bütün Dünya çalışanları olarak birlikte, her zamanki bizbize bütünlüğümüzle kutlamak istedik ve… Hem iki yıl, iki ay, iki günlük özlemimizin sızını, hem de özlemimize son noktayı koyduğumuz anın coşkusunu da, zevkini de simgeleyecek bir “armağan” hazırlamayı kararlaştırdık, Prof. Dr. Mehmet Haberal için.
Onun, özellikle 2003 ve 2004 yıllarında Bütün Dünya’da yayınlanan yazılarından bir bölümü ile yine Bütün Dünya’da yer alan uluslar arası başarılarının ve bu başarıları nedeni ile kazandığı uluslar arası ödüllerin bir bölümünün fotoğraflarını ve öykülerini bir araya getirdik ve bir “Armağan kitabı” oluşturduk. Adını oybirliğiyle “Bütün Dünya’da Haberal” olarak saptamamızdan sonra bu kitabın önsözünü yazmak görevi ise, arkadaşlarımın oybirliğiyle bana verildi.
O “önsöz”ü, kutlama ve yıldönümümüzde çıkaracağımız bu sayımızda sizle de paylaşabilmek için, ilerideki sayfalarımızda yayımlıyoruz. Bu önsöz, Haziran’ın başında, 14’üncü yılımızın ilk Bütün Dünya’sında çıkacak, Haziran’ın ortasında da, Prof. Dr. Mehmet Haberal cezaevinden çıkacak.
Biz o gün, Silivri Cezaevi’nin kapısının, özgür dünyaya dönük cephesinde kutlayacağız “Oh, o artık özgür” Prof. Dr. Mehmet Haberal’ımızı.
Peki, ya Bütün Dünya’nın yeni yaşını ne zaman ve nerede mi kutlayacağız? Valla, açık açık söyleyelim, Bütün Dünya’nın yeni yaşını kutlamayı pek o denli önemsemiyoruz bu aralar… Aslında bütüüün dünyanın umurumuzda olmadığı bir dönemde, Bütün Dünya’nın yaş gününü kutlamayı zaten düşünecek bir durumda bile değiliz.
Hepimizin aklımız, fikrimiz, beynimiz yüreğimiz, gözümüz kulağımız, Silivri’nin özgür dünyaya sınır kapısının açılacağı ve…
“Başındaki aklı çalışan, göğsündeki yüreği çarpan” tüm Türk halkı adına Zonguldaklıların, üstlendikleri bir onursal savaşımın zaferini daha kutlayacağımız önümüzdeki bu birkaç günde, birkaç saatte ve birkaç dakikada…
Etiketler:Bütün Dünya, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Silivri Cezaevi