01 Haziran 2014

Sonra da Soma’da Suçlu Arıyoruz

  Soma’da savcılar, 301 maden işçisinin katili adaylarını ararlarken, yargıçlar bu sanıklar arasında suçluyu bulmaya çalışırlarken, kimi gazeteler ve kimi politikacılar “İşte bu” diyerek canlarını sıkan kişileri halka hedef gösterirlerken… 23-27. sayfalarımızda Kaya Karan, olayın suçlularını da, 301 işçinin katillerini de kimseden çekinmeden, kendisinin hedef gösterilmesinden bile korkmadan açıklıyor: “İşçiler” diyor, “emek” diyor, “birleşmek”, “direnmek”, “hakkını savunmak” diyor, hatta daha da ileri gidiyor, “kapitalizm”, diyor, “ana hedef kar” diyor, sonra da “işçilerin siyasal sınıf partilerinden söz ediyor. Yetinmiyor, “Yetti artık” öfke patlamasıyla, en aklıselim, en kolay ve en masrafsız, en zahmetsiz çözümü öneriyor: “Tek çözüm, demokrasidir” diyor. Kaya Karan bu çözüm şifresinin yalnızca sözünü etmekle kalmıyor; gerekçesini de yazıyor: “Karlılık kapitalizmin esas motorudur. Kar biricik hedef olunca, bunu arttırmak için masrafları düşürmek gerekir. Masrafları düşürmek için ise, işçileri daha kötü şartlarda, daha ucuza çalıştırmak, üretim masraflarını iyice kısmak kaçınılamazdır” diyor ve kibarca patron sınıfının kulaklarını çekiyor. Sonra politikacılara dönüyor, işaret parmağının ucunu havaya kaldırıp, sallayarak, onlara da kabahatlerini gösteriyor: “Patronun bu tutumu karşısında işçilerin direnmekten başka çaresi yoktur” diyor ve işçileri, ülke yöneticileri karşısında savunuyor: “Ama direnmek birleşmek ile olur. Birleşmek ise ancak demokratik bir ortamda mümkündür. Bu nedenle işçiler dünyanı her yerinde ve her zaman demokrasinin en büyük savunucuları olmuşlardır. Onların, kendilerini savunmak için demokrasiye ihtiyaçları vardır” diyor. Bir de kesinlikle bildikleri, fakat nedense sık sık unuttukları bir dersi anımsatıyor politikacılara: “İşçilerin örgütlenmesi ve demokrasi birbiriyle bağlıdır. İşçiler ne kadar örgütlü olabilirlerse, o ülke o kadar demokratik olabilir. Tersi de geçerlidir: Ülke ne kadar demokratikse, işçiler de o kadar kolay örgütlenebilirler. İşçilerin örgütlerini yalnızca sendikalar olarak algılamak yanlıştır. İşçilerin esas etkili örgütleri kendi siyasal sınıf partileridir. Aslında demokrat Avrupa’nın öyküsü, iktidara gelmiş işçilerin kapitalizmi korumalarının, ama aynı zamanda, kendi haklarını geliştirmelerinin öyküsüdür. Bugün Avrupa Demokrasisi diye tanımlanan rejimlerin ve ülkelerin hepsi aslında işçilerin mücadeleleriyle ortaya çıkmışlardır. Sanılanın aksine batı ülkeleri, zenginlikleri nedeniyle demokratik olmuş değillerdir; tam tersi, demokratik oldukları için zenginleşmişlerdir. İşçiler örgütlenip, haklarını iyi savunabildikleri için o ülkelerde demokrasi gelişebilmiş, bu da işçilerin örgütlülüğünü ve haklarını arttırmış; bu da kapitalistleri daha modern makineler kullanmaya zorlamış; bu da o ülkelerin zengin ve ileri olmalarının yolunu açmıştır.” Eğitim ve öğrenim döneminden sonra Zonguldak’ta, genç bir maden mühendisi olarak indiği yerin kimbilir kaç yüz metre derinliğinin karanlığında gözlerini çalışma yaşamına açan Kaya Karan, maden işçilerinin işyeri karanlığı bir yana, iş koşullarının karanlığından nasıl kurtulabileceklerinin de şifresini veriyor: “Demokrasinin eksiksiz uygulandığı ülkelerde olduğu gibi işçi sağlığı, iş güvenliği ve iş koşullarıyla ilgili koşulları saptayan İLO sözleşmelerinin daha fazla zaman geçirilmeden imzalanması, yürürlüğe geçirilmesi, daha önemlisi, acilen uygulamaya konulması gerekmektedir ve bu sözleşme maddelerinin uygulanmasının kesinlikle bağımsız kuruluşlarca denetlenmesi sağlanmalıdır.” Bu yükümlülüklerini anlayabilmenin zor geldiği kimi siyasal kişi ve siyasal makam sahipleriyle, kimi holding yöneticileri için daha kolay bir anlatım biçimi de kullanıyor Kaya Karan: “Düşüncenin egemen olduğu bir uygarlık çağında insanın, ‘insan onuruna yaraşır bir çalışma düzeni’ ile ‘insan yaşamına saygı duyulan bir çalışma güveni’ içinde çalışabilmesi ve yaşayabilmesi için demokrasinin eksiksiz uygulanması yeterli olacaktır” diyor. Ve onu okurken, ülkemizin bambaşka bir sorunuyla karşı karşıya geliyoruz: Soma’da polisleri, savcıları, yargıçları galiba gereksiz yere yoruyoruz, “aranan suçlu”yu bulabilmek için…

Etiketler:, , , , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title