01 Aralık 2010
“Yuh”a Özlem
Beşiktaş’ın yalnızca takımını, oyuncularını, oyun biçimini değil, taraftarlarını da çok seviyorum.
O taraftarlardan biri de benim.
Biz Beşiktaş taraftarları, Beşiktaş’ımıza duyduğumuz içtenlikli sevgi ve derin saygımızın üzerine, iyi günde de, kötü günde de toz kondurmayız; başkasına da toz kondurtmayız.
Bilmiyor olabilirsiniz; kurulduğu günlerde Beşiktaş’ın renkleri siyah beyaz değil, kırmızı beyazdı.
Formamızda taşıdığımız siyah, özünde Balkan Savaşı yenilgimizin yasıdır. O siyahımız, yerinden çıkmak bilmeyen, yüreğimizi kanatan bir hainin hançeridir, tepemizden gitmek bilmeyen bir kara bulutun, üstümüze örttüğü gölgesidir. Beşiktaş’a olan derin sevgi ve saygımızın temelindeki en önemli nedenlerden biri de budur…
Bir Beşiktaş taraftarı, tribünde oturduğu yerinden önce, yerinde duramayışından belli eder kendini…
Onu büyük heyecanı, sevinci ve coşkusuyla yerinden fırlamış, yüreği ağzında, gözleri sahada takımını izleyişinden tanırsınız.
Sahada rakip oyuncu, bir Beşiktaşlı’nın ayağına tekme atmaya görsün; hepimiz yerlerimizden fırlar, havalara zıplar ve ellerimizi sıkarak dev bir yumruk oluşturur; tüm enerjimizi yüklediğimiz tek heceli öfkemizi, dev bir gökgürültüsüne dönüştürürüz:
“Yuuuuuuuuuuuuhhhhhhhh…”
Bu “yuh”umuz, karşı taraf oyuncusunun yüzüne indirdiğimiz sert bir ceza tokadımızdır; avucumuzdaki yüreğimizin sıcaklığıyla kendi oyuncumuzun yüzünü okşadığımız tesellimizdir.
Özellikle son yıllarda ve çok daha özellikle son aylarda taraftar koromuzun “Yuh”larından oluşan bu gökgürültüsü, kulaklarıma Nabucco’dan, Carmina Burana’dan, Aida’dan daha güzel gelmeye başladı.
Türkiye’de, açıkça ve göz göre göre yapılan haksızlıklar karşısında, tek heceli de olsa, bir protesto sesi yükselebiliyor ya… İçerdiği çok çok özel anlamıyla bu ses beni alıyor, bambaşka duygular, sevinçler iklimine götürüyor.
Şimdilik bir kenara bırakalım Beşiktaşlılığımı… Toplumumuzdan gelen böylesi bir yaşam belirtisi bile, yurdumu, ulusumu seven bir yurttaş olarak beni öyle çok heyecanlandırıyor, sevindiriyor, mutlandırıyor ve umutlandırıyor ki…
İnanın, yaşadığımıza inanıyorum gibi oluyorum…
Ben Beşiktaş’ımızı ve taraftarını çok seviyorum.
Etiketler:Aida, Balkan Savaşı, Beşiktaş, Beşiktaş taraftarı, Carmina Burana, Nabucco, yuh