13 Aralık 1992

“Sevgili Hocam”ın öğrencileri

Hazırlamakta olduğum bir kitaptan söz etmiş­tim, birkaç ay önce. “Sonra hepsi mezun oldular, çekip gittiler" dedirttiğimiz ve tarif­siz üzüntüler içinde bı­raktığımız lise öğretmenimiz Haydar Göfer'e çoğumuz, me­zun olur olmaz gittiğimiz yerler­den mektuplar göndermiştik de... İlki 1953 yılında, sonuncusu ise 1985 yılında yazılan bu mek­tupları öğretmenimizden biraz da zorla alıp, onlardan bir kitap yapmaya kalkıştığımı söylemiş­tim ya... Ben de, grafikçi de, dizgici de, baskıcı da, ciltçi de hep birlikte sözümüzü yerine getirdik ve... Tüm dostların ortak ürünü “Sevgili Hocam" kitabını 23 Ka­sım günü matbaadan aldık. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sevgili hocamıza armağan ettik. Biz de böylesi işlerimizden keyif alıyoruz, mutlanıyoruz, böylesi işlerimizle fiyaka yapıyo­ruz. Bir dedenin, kundaktaki to­rununu okşayan yumuşaklıktaki ürpertisiyle biraz önce "Sevgili Hocam”ı elimde evirip, çevirirken, bu kitaptan bir bilmece ha­zırlamak geldi aklıma. Kitaptaki birkaç mektuptan kısa bölümler seçtim. Bölümlerin altına mektubu yazanların adları ve soyadlarıyla birlikte, o mektupları yazdıkları yerleri ve tarihleri de ekledim. Şimdi de, bu mektupları ya­zan kişilerin bugünkü sıfatlarını yazacağım ve... Mektupların al­tındaki isimlerle bu sıfatları, si­zin birleştirmenizi isteyeceğim. Bilmecemiz, bu… Başlıyoruz: a.) Ege Bölgesi'nde turistik bir ilçemizin belediye başkanı... b.) Ankara Hukuk Fakültesi, Anayasa Profesörü... c.) Eski milletvekili... d.) Türkiye'nin en büyük iki holdinginden birinin genel koordinatörü... e.) Yurt dı­şına kaçan ve hala dönemeyen eski bir "anarşist"... f.) Boğaziçi Üniversitesi işletme Fakültesi eski dekanı... g.) Türkiye'nin en büyük iki holdinginden birinin hissedarı...   a.) "Ve sonra, İstanbul şehri ömrümüze yeni bir sevda gibi girdi. Fakat nedense ben bu şeh­ri sevemedim. Buranın insanları­nı gördükçe, yalnızlığım arttı. Biz malum, küçük şehirlerin ço­cuğu… Büyüklük bizi korkutu­yor. Bu insan kalabalığında, bu gürültüde, Tuncer’le dertleşip, birbirimizi avutuyoruz. İnsanın anlayanı da olmasa, burası çekil­mez olur." Engin Ünsal- 22 Mart 1956- İstanbul   b.) “Bence bir memleket, bir cemiyet ancak vatandaşlık hak ve vazifelerini, ahlakı tek tek fertlerin şuuruna nakşedip, ora­da iş ve teşebbüs fikrini uyandır­dığı müddetçe bir kül halinde, heyet-i umumiyesiyle kalkınabi­lir. Bu vatandaşlık ahlak ve şuu­rudur ki, bayrağı aziz, teamülleri, milli ahlakı üstün kılar. Kimler gerçek vatandaşlardır? Bence va­tandaş, ilkin bir fert olarak şahsi emellerinin vicdanı murakabesi­ni bilfiil icra eden ve sonra bu şahsı vicdan murakabesinden milli vicdana yönelen ve orada hakiki kıymet ve mevkiini bulan kimsedir.” M. Tuncer Karamustafaoğlu-25 Ekim 1956, İstanbul   c.) "Hayatın sadece (kelime­ler, kelimeler, kelimeler) den iba­ret olmadığını öğrenmeye başla­dım. Firmanın bana tahsis ettiği para, ancak pansiyon, yemek ve yol masrafını karşılıyor. Türki­ye'den buraya para getirtmek çok zor ve, hatta günah. Zira bir sterling 30 lira olduğuna göre, bir paket sigara, mübalağasız, altı li­raya geliyor. Bir fincan kahve 60 kuruş, gündelik yol masrafı iki buçuk liraya geliyor. İnsan bura­da kahve içerken bile kendini va­tanına, milletine karşı sorumlu hissediyor." Hasan Güleşçi- 29 Aralık 1956, Manchester   d.)“Bizler, ailelerimizin ve milletimizin bahşettiği imkanlarla çok rahat ve sıhhatliyiz. Gaye­miz ve bütün dikkatimiz, burada milletimize layık birer temsilci gibi her an bütün ecnebilere, bil­hassa İngilizlere, kendimizi daha iyi tanıtmaya çalışmak olmakta­dır. Bilhassa Kıbrıs meselesinde çok hassas davranıyor ve en ufak fırsatlarda bile, tanıdığımız İngilizlere davamızı anlatmaya çalışı­yoruz. Son Kıbrıs hadiselerinden beri televizyon, radyo ve gazete­ler, Türklere geniş yer ayırmaktalar. Radyo, haberlerin başında Türklerden bahsediyor." Şevket Sabancı-6 Şubat 1958, Manchester   e.)"İktisadı sistemin ruhuna henüz nüfuz edebilmiş değilim. Kafamda çizgileşen manzaranın iki istikameti şöyle: Milli kay­nakların muhafazası, mamul ve mahsullerin israfı, piyasaya sü­rülen malların istihlakinde bir anlık tasarruf niyeti, silindiri çat­latabilir. Alışveriş için girdiğim mağa­zanın azametini, sistemini, iktisadi cephesini, işletme prensiple­rini unutuyorum ve neye dikkat ediyorum, neye şaşıp kalıyorum biliyor musunuz? Benim beş do­larlık zerzavatım için harcanan ambalaj kağıdının bolluğuna, zerafetine, temizliğine, israf edilişi­ne... Bizim eskiciler burada olsa, evlerin bahçelerinde çöp sandık­larının yanına yığılan kağıt ve konserve kutularını toplamak suretiyle servet yapabilirler. Ve memleketimle buralar arasında­ki maddi refah farkının müsebbiblerine karşı duyduğum kin, buradan  Toroslar’ a uzanıyor...” Ahmet Koç-27 Ekim 1958, Berkeley, California   f.)"Gericilerin ve diğer zarar­lı akımların ellerindeki bütün imkanları seferber ederek son haddine kadar faydalanma yollarına sapmaları gösteriyor ki, ay­dınlar hiçbir mesafe alamamış. Buna karşılık karşı tarafın mesa­fe kaydetmesi, zaman zaman fır­sat buldukça baş kaldırması, za­manımız gençliğinin ve aydınla­rının daha büyük bir gayretle ça­lışmasını gerektiriyor. Hocam, birçok kereler demiş olduğunuz gibi, hayatı, içine gir­dikçe daha iyi anlıyoruz. Gençli­ğe ve aydınlara düşen sorumlu­luğu daha açık hissetmeye başla­dım. Gerçi bunu lise hayatımızda da hissetmiş ve etrafımı bu mev­zua çekmeye çalışmıştım." Erhan Erdoğmuş-27 Aralık 1965, Ankara   g.)"Kendime çalışma sahası olarak turizmi seçtim ve beş se­nedir yazları çalışmakta oldu­ğum Kuşadası’nda bir ev tutarak yerleşmeye başladım. Kuşadası’ndan çok şeyler bekliyorum. Daha şimdiden çok iyi ismim var buralarda. İleride bir takım poli­tik faaliyetlere de girmeyi dü­şündüğüm için kendimi ve çevremi ona göre hazırlıyorum. Kasım-Mart ayları arasında hem yan gelir sağlayacak, hem de bu­radaki ünümü artıracak bazı sos­yal faaliyetlere girişiyorum. Bun­lardan birisi, folklor ekibi kurup, yetiştirmek. Kuşadası'nın buna çok ihtiyacı var. Ayrıca, İngilizce kursları açacağım İlk talebele­rim, kaymakam ve savcı." Lütfi Suyolcu-2 Ekim 1970, Kuşadası

Etiketler:, , , , , , , , , , , , , ,

YASAL UYARI: Bu sitede yer alan tüm içerik, METE AKYOL'a aittir. METE AKYOL'un yazılı izni olmadan, bu içeriğin kopyalanması, imzalı veya imzasız kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Menu Title