Yüzeysel bakıldığında
İsmet İnönü ile
Ferruh Bozbeyli arasında, derin uçurumlar görüntüsü oluşturabilecek denli önemli ve büyük farklılıkların ilki, partilerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik konulardaki
“benzemez görüşler” inden kaynaklanıyordu
İnönü de,
Bozbeyli’de, partilerinin görüşlerine içtenlikle sahip çıkan iki
"içtenlikli partili" olduklarından, partilerinin arasındaki bu
“benzemez görüşler”, ister istemez, onların da aralarına girmişti, onları da birbirinden ayrı uçlara itmişti.
Onların partileriyle ortaklaştıkları farklılıkları, sadece
“benzemez görüşleri" konusunda değildi. Yaş konusunda da partileriyle ortaklaştıkları bir yanları daha vardı.
İsmet İnönü,
Türkiye'nin en eski siyasal kuruluşu
Cumhuriyet Halk Partisi' nin, en yaşlı ve en deneyimli politikacısı unvanını taşırken
Ferruh Bozbeyli ise,
Türkiye’nin en yeni siyasal kuruluşu
Adalet Partisi'nin, en genç ve o günlerde, henüz en deneyimsiz politikacısı sıfatını taşıyordu.
Yeryüzünde hiçbir politikacıya kısmet olmayan bir şansı, başarıyı ve keyfi,
İsmet İnönü ve
Ferruh Bozbeyli birlikte yaşamışlardır.
İsmet İnönü, çiziminde kendinin de emeğinin bulunduğu bu sınırların içinde doğan ve kuruluşunda kendinin de emeğinin bulunduğu bu devletin olanaklarıyla okuyup, yetişen
Ferruh Bozbeyli ile, devletin en üst katında, biri Başbakan, öteki
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak birlikte çalışabilmesinin şansını, başarısını ve keyfini sürerken.
Ferruh Bozbeyli ise, içinde doğduğu sınırların çiziminde emeği bulunan, olanaklarıyla okuyup, yetiştiği bu devletin kuruluşunda emeği bulunan
İsmet İnönü ile, devletin en üst katında, biri
Başbakan, öteki
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak birlikte çalışabilmesinin şansını, başarısını ve keyfini sürmüştür.
İsmet İnönü ile Ferruh Bozbeyli arasındaki
"ilişki", çok kişinin bildiğinin aksine 1960'lı yılların başlarında başlamış değildir.
İsmet İnönü ile
Ferruh Bozbeyli ilk kez, 1942 yılında karşı karşıya gelmişlerdir.
“O yıl ben İskenderun'da, ortaokul üçüncü sınıf öğrencisiydim” dedi Ferruh Bozbeyli.
Ya
İsmet İnönü?.. O da
Cumhurbaşkanı idi, o yıllarda.
"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü o yıl, İskenderun’u ziyaret etmişti ve bizim okula da gelmek istemişti” dedi
“Günlerden pazardı ama hepimizin o gün okula gelmesi ve sınıflardaki yerlerimizi alması bildirilmişti.”
İsmet İnönü o gün
İskenderun Lisesi'nin ziyaret ederken,
Ferruh Bozbeyli'nin okuduğu ortaokul üçüncü sınıfa girmiş ve...
O yılın, o gününün. o anının heyecanını
Ferruh Bozbeyli şimdi, bu yılın, bu gününün, bu anında da yaşadı:
"Cumhurbaşkanı İnönü beni derse kaldırdı” dedi.
Oysa dersleri,
Fransızcaymış.
“
Ben ise Fransızca dersinde hiç de başarılı değildim" dedi
“Öğretmenimiz, ne olur, ne olmaz korkusuyla bir önlem almıştı ve Fransızcası benim gibi iyi olmayan birkaç arkadaşımla beni, o gün sınıfın arka sıralarına oturtmuştu.”
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü sınıfta sıralar arasında dolaşırken parmağını arka sıralardaki
Ferruh Bozbeyli’ye uzatmış ve tahtaya kalkmasını söylemiş.
“İsmet İnönü benden, Fransızca olarak tahtaya “Bu evin iki bahçesi var”
cümlesini yazmamı
istedi" dedi Ferruh Bozbeyli
“Ben de 'Cette maison a deux jardins’
yazmam gerekirken, bilgisizliğimden olacak, ‘cette’ kelimesini iki T ile yerine, tek ‘t’ ile yazmışım. ‘Maison’
kelimesi müennes, yani feminen olduğu için, iki ‘t’ ile yazılmalıymış meğer…”
Sınıfta
, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün arkasındaki komutanlar ve vali başta olmak üzere tüm devlet erkanı, birbirleriyle yarış ederlercesine bir tutumla, yüksek sesle kopya vermişler
Bozbeyli’ye:
“Bir değil, İki ‘t’
olacak...” demişler
“Cette kelimesindeki ‘t'
nin yanına bir ‘t’
daha koyuver…”
Ferruh Bozbeyli, devlet erkanının verdiği bir kopyayı duymazlıktan gelip, yanlışını düzeltmeyince, bu kez
Cumhurbaşkanı İnönü uyarmış kendisini:
“Küçük bir yanlışın var” demiş
“Dikkat et...”
Cumhurbaşkanı İnönü’ nün bu uyarısından sonra da
Ferruh Bozbeyli, iki
“t” kopyalarını sürdüren devlet erkanının bu sözlerini yine duymazlıktan gelmiş, yanlışını yine düzeltmemiş.
Cumhurbaşkanı İnönü, öğrenci
Ferruh Bozbeyli’ye küçük bir öneride bulunmuş:
"Bizden sonra öğretmenin düzeltir o küçük yanlışını” demiş ve sınıftaki ziyaretini orada noktalamış.
“
Cumhurbaşkanı İnönü ve beraberindeki kişiler sınıftan çıkar çıkmaz, Fransızca öğretmenimiz Abdüllatif Başıaçık bana kocaman bir tokat attı” dedi
Ferruh Bozbeyli.
“Yahu bütün millet sana ‘iki t'
diye bağırıyor, sen niye düzeltmiyorsun o yanlışını?” diye bir de azarlamış hocası.
Ferruh Bozbeyli, öğretmenine o an verdiği yanıtı şimdi hatırlarken bile sesini yine alçalttı, başını yine önüne eğdi:
“Herkesin kopya vermesinden sonra ben o yanlışı düzeltseydim, Cumhurbaşkanımız ‘Onlardan duydu da, ondan sonra yazdı, yanlışını öyle düzeltti’
demez miydi, hocam?” demiş.
Abdüllatif Başıaçık bu yanıt üzerine bir kez daha köpürmüş:
"Yahu adam sağır, oğlum, sağır” demiş
“Arkasındakilerin sana kopya verdiklerini nereden duyacaktı ki?..
Hızını ve hırsını alamamış, bir cümle daha köpürtmüş
Abdüllatif Hoca:
"Hem, arkasındaki devlet erkanı, seslerini Cumhurbaşkanı’nın duymayacağını bilmeselerdi, senin bir yanlışını düzeltebilmek için de olsa, onun arkasından seslerini öyle yükseltebilirler miydi, yani?”
İsmet İnönü' nün aramızdan ayrılışının 20. yılı nedeniyle yayınlamak üzere kendisiyle ilgili anılarını rica ettiğimiz
Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkanı Ferruh Bozbeyli, tümüyle "
kendine ait" bu anısından sonra
İsmet İnönü’yle ilgili bir de, tümüyle
"Türk Ulusu'na ve Türk Tarihi'ne ait” bir anısını anlattı.
"İsmet İnönü'yle ilgili bu anımı naklederken, Türk Milleti ve Türk Tarihi karşısında bir görevimi yerine getirmiş olacağıma da inanıyorum” dedi
"Rahmetli İsmet İnönü bana bu anısını emanet ederken, kendisinin sözlerinden, bana bu anıyı uygun bir biçimde Türk Milleti’ne ve Türk Tarihi’ne nakletmem görevini de verdiği anlamını çıkardım.”
İsmet İnönü'nün, kendisine güvenerek anlattığı ve emanet ettiği bu “
tarihsel anı"yı şöyle anlattı
Ferruh Bozbeyli:
‘Türk Tarih Kurumu her yıl, Atatürk’le ilgili bir konferans düzenler ve bu konferansta işlenen konulan, Belleten adlı dergisinde yayınlardı.
1969 yılındaki konferansın İsmet İnönü tarafından verileceğini duyduğumda, bunu özellikle kaçırmamaya dikkat ettim. Konferans günü Türk Tarih Kurumu salonuna gittim, büyük bir dikkatle İsmet İnönü'nün, Atatürk konusunda anlattıklarım dinledim.
Konferanstan sonra Türk Tarih Kurumu Başkanı, salondaki birkaç milletvekilini, İsmet İnönü'yü ve beni, odasında birlikte kahve içmeye davet etti.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olduğu sürece
Ferruh Bozbeyli’ye özel görüşmelerinde hep
"Genç Başkan” diye hitap eden İsmet İnönü, yine aynı biçimde hitap etmiş:
“Bugünkü konuşmamı nasıl buldunuz, Genç Başkan?” demiş.
Genç Başkan, konuşma konusundaki izlenimini, gençliğine yaraşır bir doğrulukla açıklamış:
“Paşam, iki konu dışında hep dinlediğimiz sözlerden ibaretti konuşmanız...” demiş
"Dikkatimi çeken bu iki konudan biri, Damat Ferit’le ilgili sözlerinizdi. ‘Damat Ferit bir hain değildi' dediniz.
Bu çok önemli bir şeydir.
Senelerdir biz, Damat Ferit’i hain olarak tanıdık, hain olarak bildik.
Fakat siz dediniz ki ‘Damat Ferit hain değildir. O sadece, Anadolu harekatına inanmamış bir insandır'
dediniz.”
Ve
Ferruh Bozbeyli, İsmet İnönü'nün biraz önceki konferansında ilk kez duyup, şimdi öğrendiklerim yinelemiş:
“Aynen şunları anlattınız. Sayın Paşam” demiş
“Damat Ferit'in bir hain olmadığını, onun sadece, Anadolu harekatına inanmamış bir insan olduğunu söylediniz ve şunları dediniz: ‘Anadolu harekatına inanmamış insan zaten yalnız Damat Ferit değildi’
dediniz ‘Birçok insan vardı bu harekata inanmamış. Onlar, böyle bir maceranın, elimizdeki toprakların kamilen elimizden gideceği kaygısını taşıyorlardı. Onun için bir manda idaresinin, hiç değilse, istikbalde bütünlüğümüzü koruyabileceğini, meselenin istikbalde de halledilebileceğini düşünüyorlardı. Ama giderek Anadolu harekatıyla çatışmaya girdiği bu anda, bize karşı gelmiş duruma girdi. Bu nedenle kendisine hain damgası vurulması yanlıştır. Hainlik damgası tamamen yanlıştır'
dediniz. Bu çok önemli bir açıklamadır.”
Ferruh Bozbeyli, konferansta
İsmet İnönü’ nün söylediği ve kendisine çok ilginç gelen ikinci konuyu da belirtmiş:
"Dikkatimi çeken ikinci önemli husus da şudur. Sayın Paşam" demiş
"Sanki bir noktayı yarım söylediniz gibi geldi bana.”
Bu kez
İnönü sormuş:
"Nedir o yarım söylediğim konu?” demiş.
Ferruh Bozbeyli, tane tane açıklamış:
“Konuşmanızda dediniz ki, paşam, 'Birinci Büyük Millet Meclisi, zaman zaman kapanma tehlikesine maruz kalmıştır'
dediniz. Cümleniz aynen böyleydi. Ama ne oldu da meclis kapanma tehlikesine maruz kaldı. Neydi konu? Meclisi kapanma noktasına getiren tehlikeler nelerdi? Bunları anlatmadınız.”
İsmet İnönü, yanıt vermek yerine
Ferruh Bozbeyli’ ye ilgisiz bir soru sormuş:
“Giderken beni arabanıza alır mısınız?" demiş.
Ferruh Bozbeyli, bu konudaki anısını anlatmayı şöyle sürdürdü:
“Başüstüne, paşam dedim... Toplantıya eşiyle gelmişti. Mevhibe Hanımefendi paşanın arabasına bindi, İsmet Paşa da benim arabaya bindi.
Arabada ikimizden başka bir şoför ve bir de özel kalem müdürüm Hamdi Bey vardı.” İsmet İnönü öndeki bu iki kişiyi görünce
Ferruh Bozbeyli’ye sormuş:
“Senin arabanda, ön bölümle irtibatını kesen cam yok mu?” demiş.
Olmadığını öğrenince bu kez,
“Özel kalem müdürünüze güvenir misiniz?" diye bir soru sormuş.
Ve özel kalem müdürüyle ilgili olarak
Bozbeyli’den aldığı
“garanti”den sonra ancak, konuşmaya başlamış
“Öyleyse şimdi dikkatle dinle” demiş.
Anısının bu noktasında
Ferruh Bozbeyli, zarif bir açıklama yapmak için durdu:
“
İsmet İnönü'nün söylediklerini aynen nakletmiş olmak
için bu ' kelimeyi kullanıyorum” dedi ve şöyle devam etti: “
Bana, 'Sen ahlaklı adamsın. Onun için anlatıyorum bunu sana'
dedi.
İsmet İnönü, bunları söyledikten sonra,
Birinci Büyük Millet Meclisi’nin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya geldiği olayı anlatmış:
"Olay şöyle cereyan etti. Meclis’te Atatürk, cevabı verilmesi güç birçok soruya muhatap oluyordu... Meclis’te, harp içindeki devletin harp gücüyle ilgili sorular soruluyor, bunlara cevap verilemediği için de asabi bir hava meydana geliyor. Bir gün yine böyle cevap verilmesi güç sorulara muhatap oldu. Çok bunalmıştı. Meclis o gün çalışmasını tamamladıktan sonra bana dedi ki, 'Ben Çankaya’ya gidiyorum, hemen gel.'
Atatürk'ten kısa bir süre sonra, ben de gittim Çankaya’ya. Çok öfkeliydi, ayakta konuşuyordu.
Bana dedi ki, ‘Bu meclisle bu harp kazanılmaz'
dedi ‘Bu meclisi kapatacağız.’
Ben Atatürk'ün yakın arkadaşı olduğum için onun huyunu suyunu çok iyi bilirdim. Böyle sinirliyken, öfkeliyken, onun söylediği bir şeye karşı gelmek mümkün değildir. Onun için hiç cevap vermedim. Bekledim uzun uzun, başka şeyler konuştuk, hükümetin bazı meselelerini anlattım. Daha sonra onu biraz yumuşamış görünce dedim ki ‘Paşam, Sultan Abdülhamid’de Meclis açan adamdır. Ama tarihe, meclis kapayan adam olarak geçmiştir. Ben sizin tarihe meclis kapayan adam olarak geçmenize razı olamam. Atatürk o zaman bana, 'Paşa doğru söylüyorsun. Senin dediğini yapacağız'
dedi. İşte Birinci Meclis’in geçirdiği kapanma tehlikesinin içyüzü budur.”
Ferruh Bozbeyli, İsmet İnönü'nün bu anısını dinledikten sonra biraz da sitemli bir biçimde sormuş:
“Paşam, bu kadar güzel bir şeyi bugüne kadar neden anlatmadınız?” demiş
"Bu tarihi gerçeği hiç değilse bugünkü konuşmanızda niçin açıklamadınız?
İsmet İnönü, Bozbeyli’nin bu sitemine karşı çıkmış:
"Anlatamam” demiş
“Sen ahlaklı adamsın. Onun için sana anlatıyorum bunu" demiş.
Ve hemen arkasından eklemiş:
“Bu anlatılacak. Bunu millet de öğrenecek, tarih de bilecek” demiş ve şu açıklamayı yapmış:
“Biz Atatürk’ü o kadar kusursuz, göstermişiz ki... Onu böylesine gösterdiğimiz için de, onun hakkında her şeyi olduğu gibi anlatamamışız. Ben siyaset yapan bir adamım. Bunu herkesin içinde anlatsam, ‘Bak ismet Paşa Atatürk’ü idare etmiş, onun yanlışlarını o düzeltmiş'
diyecekler ‘Bak kendine pay çıkarıyor, onu bile beğenmiyor’
gibi yorumlara gireceklerdir. Ben böyle yorumları kendim için de, Atatürk için de doğru bulmuyorum. Ama bunlar, mutlaka anlatılacak. Millete de, tarihe de anlatılacak bunlar.”
Ferruh Bozbeyli bunları söyledikten sonra bir süre durdu:
“İsmet Paşa'nın bu cümlesindeki ‘anlatılacak’
sözünü ben, ‘Bunu anlat'
manasında aldım ve bunu, bana emanet edilmiş, bana verilmiş bir görev olarak benimsedim yıllarca. Bunu şimdi ilk kez size anlatarak, milletimize ve tarihimize olan bir görevimi yerine getirdiğime inanıyorum. Onun için anlattım size bunu..
Ferruh Bozbeyli, bu ülkeye uzun yıllar
İsmet İnönü ile birlikte hizmet etmiş olmasının mutluluğuna benzer bir mutluluğu şimdi, ondan aldığı bir görevi yerine getirirken yaşadı.
İsmet İnönü'nün kendisine
“Sen ahlaklı adamsın” diyerek güvenip, emanet ettiği bu görevi
Ferruh Bozbeyli’nin bana güvenerek, benim aracılığımla yerine getirmeye karar vermesi karşısında işe şimdi de ben, onun bu görevi
İnönü’den alırken duyduğu düzeyde bir gurur ve mutluluk duyduğumu kendisine teşekkürlerimle bildirmek isterim.
AhlakCHPDamat FeritDevlet erkanıFerruh Bozbeyli kimdir?İsmet İnönüMeclisÖzel Kalem Müdürü