Halit Kıvanç ile yetenekleri arasında, her maddesi saygıyla uygulanan özel bir anlaşma vardır.
Yetenekleri,
Halit Kıvanç’ın
doğuşunu ve varoluşunu sağlayacaktır;
Halit Kıvanç ise, bu yeteneklerini yaşamı süresince canlı tutacaktır.
Bu özel anlaşma sonucu
Halit Kıvanç, her dönemin genç kuşaklarının yaşamında
"şimdiki zaman" kipinin kıpır kıpır canlı bir simgesi olmuştur,
“dün”ü
de yaşayan kuşakların yaşamında ise, ayrıca
“di’li geçmiş” kipinin bir anılar yumağı kimliğinin de sahibi olmuştur
Tümümüze aynı anda sarılmak istercesine bir sevecenlikle iki yana açtığı kollarıyla
Halit Kıvanç, kimimizin yaşamındaki
“bugünkü” varlığıyla, kimimizin yaşamındaki ayrıca
“dünkü” de varlığıyla ve kimimizin yaşamındaki üstelik
“önceki günkü" de varlığıyla şimdi karşımızda, gerçekte dünün deneyimiyle, bugünün heyecanını ve yarının coşkusunu aynı anda kucaklayan kendine özgü bir görünüm sergilemektedir.
Halit Kıvanç, gazetelerde yayınlanan röportajları, gezi notlan, pazar yazıları, mizah yazıları ve spor yazılarıyla olduğu denli, radyolarda uzun yıllar anlattığı maçlarla, televizyonlarda uzun yıllardan buyana sürdürmekte olduğu spor, kültürel yarışma ve sohbet programlarıyla da heyecanlarımıza, zevkimize ve bilgi dağarcığımıza her zaman, cömert katkılarda bulunmuş bir medya uzmanıdır.
Toplumumuzun yaşamında böylesi içli-dışlı bir yeri olmasına karşın
Halit Kıvanç’ı
çoğumuz, sadece
“görebildiğimiz” ve
“duyabildiğimiz" yapısıyla tanırız.
Oysa
"gördüklerimiz"ın
ve
"duyduklarımız"ın
ötesinde bir başka
Halit Kıvanç daha vardır ki... O
Halit Kıvanç’ı
ise, ekran karşısına geçenler değil, yüreğinin içine girebilenler tanıyabilirler, ancak.
Halit Kıvanç’ın
içindeki bu
“özel" Halit Kıvanç, duyan, etkilenen ve tüm bunları cömert bir tebessümün arkasında saklayabilen
Halit Kıvanç'tır.
Alamayacağımı bildiğim iznini istemeye gerek duymadan size, onun tanımadığınız bu özel yapısının küçücük bir bölümünü iki küçük anımla tanıtmak istiyorum.
Rahmetli Kadir amcam, ölümünden yedi yıl önce, biraz ihmal edilmiş bir gırtlak kanseri nedeniyle ameliyat olmak zorunda kaldı.
Ameliyattan önceki birkaç gününde ailemizin tüm bireyleri, hastanedeki odasında amcamı ziyaret ettik, ayrı ayrı dayanma gücümüz oranlarında odada kalarak, ameliyattan sonra sesini bir daha duyamayacağımız amcamızla son kez karşılıklı konuşabilme olanağımızı değerlendirdik.
Ameliyattan bir gün önce amcam, hep içinde sakladığını ve bir türlü gerçekleştiremediğini o an öğrendiğimiz bir istediğini açıkladı:
Radyolardan dinlediği, televizyonlardan izlediği, yazılarını okuduğu
Halit Kıvanç'la
şahsen tanışmak ve... Beş, on dakika süreyle de olsa, onunla karşılıklı konuşabilmeyi çok istermiş meğer.
Amcamın o an öğrendiğim bu isteğini, hiç değilse telefon aracılığıyla yerine getirmek istedim ve
Ankara'daki
hastaneden,
İstanbul'a
Halit Kıvanç'a telefon ettim.
“Böyle bir isteği telefonda gerçekleştirmek yakışmaz bize” dedi
“Ben öğleden sonraki uçaklardan biriyle hemen geliyorum... Bir iki saat sonra Ankara'da görüşürüz..."
Halit Kıvanç o gün akşam saatlerinde geldiği
Ankara’da
, bir yandan hastanedeki yatağının başucunda amcamı kendisine doyurabildiğince doyururken, odada bir yandan da, amcamın oğlu
Zafer'i tanıdı.
Ve
Zafer’in,
Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde okuduğunu öğrenince, ona ayrıca bir usta öğüdünde bulundu:
‘TRT spikerlik sınavlarına gir ve... Öğreniminden asla vazgeçmemek koşuluyla, spikerlik kurslarına devam et” dedi
"Bu sesini eğitebildiğin takdirde, ilerde çok başarılı bir spiker olursun...”
Sonra bize döndü, bir de şaka yaptı:
“Zafer kardeşimize mikrofon da gerekmez" dedi
"Sesine baksana... Ağzının içinde mikrofon varmış gibi bir sese sahip..."
Zafer’in sesinin, gerçekten ağzında mikrofondan varmışçasına bir toklukta ve etkinlikte olduğunu, biz de o an fark ettik.
TRT'nin başarılı haber spikerlerinden
Zafer Akyol'un, şimdi yılların eğitiminden ve yılların deneyiminden sonra televizyonda duyduğunuz o özel sesini
Halit Kıvanç, tam onbir yıl önce fareketti, keşfetti ve...
Meslekdaşı olması için Zafer’i, onbir yıl önce kendi teşvik etti, kendi heveslendirdi.
Gırtlağıyla birlikte tüm ses tellerinin de alındığı ameliyatından sonra amcam, kalan yedi yıllık ömrü süresince hep, sesine sahip olabildiği o son gece
Halit Kıvanç’la
yaptığı sohbetin lezzetini korudu; ömrünün son birkaç yılında ise, TRT ekranında haberleri okurken izlediği oğlu
Zafer’le
gururlandı.
Halit Kıvanç'ın
bir de, yıllar önce genç bir
Fenerbahçeli sporcuya öğüdünü unutamadım.
Samsun'da
oynanan bir
Fenerbahçe- Samsunspor maçının son onbeş dakikasında oyuna alınan ve
Fenerbahçe formasını ilk kez o an giyen oyuncunun yüzündeki üzüntü ifadesini görünce,
Halit Kıvanç da üzülmüş meğer.
Maçtan sonra
Samsun'un
Vidinli Oteli'nde
Halit ağabeyi, o genç sporcuya
“ağabey öğüdü" verirken gördüm.
Fenerbahçe’nin
ne denli büyük bir takım olduğunu anlattı, o takımda değil son onbeş dakika oynamak, bir dakika oynamanın bile, hatta o formayı giymeye hak kazanmanın bile ne denli büyük bir onur olduğunu anlattı o genç sporcuya. Yüzü pençe pençe, al al olarak dinledi
Halit Kıvanç'ı,
o genç sporcu. Sonra da, hem özür diledi, hem teşekkür etti.
Halit Kıvanç’a
o gencin adını sordum:
‘Tanımazsın, ilk kez bugün burada çıktı sahaya" dedi
“Adı Serkan... İlerde çok daha sık duyacaksın bu adı..."
Futbolculuğundaki üstün başarısı yanısıra, efendiliğiyle de takdir kazanan
Fenerbahçe'nin
oyuncusu ve daha sonraki yıllarda ise yöneticisi
Serkan Acar’ı,
ben de ilk kez o gün, orada gördüm.
TRT1 ekranında biraz sonra
Halit Kıvanç’ı
"Bugün Pazar"ın 150.ci programında izleyeceksiniz. Onun, hiçbirimizden hiçbir zaman esirgemediği o cömert ve içtenlikli tebessümünü bugün bu kez daha gördüğünüzde... Bu kez o tebessümün arkasındaki
"güzel insan”ı
da görünüz, o
"güzel insan"ı
da tanıyınız...
İçinizde taptaze bir sevginin, sabırsız bir yeşermeyle nasıl da kıpır kıpır filizlendiğine siz de tanık olacaksınız ve...
"Tüm güzel insanların beyaz atlara binip gitmemiş olduklarını” görmenizin mutluluğunu da yaşayacaksınız, böylesi bir mutluluğa en çok gereksinim duyduğunuz bugünlerde...
ameliyatBugün Pazar programıFenerbahçe oyuncusuformagenç kuşaklargüzel insanHalit Kıvanç kimdirhasta odasıKadir Akyolmete akyolradyoSerkan AcarZafer Akyol kimdir