Menü
Kategoriler
23ocak1994basyazi
Bir Güzel İnsan…
23 Ocak 1994 1994
Halit Kıvanç ile yete­nekleri arasında, her maddesi saygıyla uy­gulanan özel bir anlaş­ma vardır. Yetenekleri, Halit Kıvanç’ın doğuşunu ve varoluşunu sağlayacaktır; Ha­lit Kıvanç ise, bu yeteneklerini yaşamı süresince canlı tutacaktır. Bu özel anlaşma sonucu Ha­lit Kıvanç, her dönemin genç ku­şaklarının yaşamında "şimdiki zaman" kipinin kıpır kıpır canlı bir simgesi olmuştur, “dün”ü de yaşayan kuşakların yaşamında ise, ayrıca “di’li geçmiş” kipinin bir anılar yumağı kimliğinin de sahibi olmuştur Tümümüze aynı anda sarıl­mak istercesine bir sevecenlikle iki yana açtığı kollarıyla Halit Kı­vanç, kimimizin yaşamındaki “bugünkü” varlığıyla, kimimizin yaşamındaki ayrıca “dünkü” de varlığıyla ve kimimizin yaşamın­daki üstelik “önceki günkü" de varlığıyla şimdi karşımızda, ger­çekte dünün deneyimiyle, bugü­nün heyecanını ve yarının coşku­sunu aynı anda kucaklayan ken­dine özgü bir görünüm sergile­mektedir. Halit Kıvanç, gazetelerde ya­yınlanan röportajları, gezi notlan, pazar yazıları, mizah yazıları ve spor yazılarıyla olduğu denli, rad­yolarda uzun yıllar anlattığı maç­larla, televizyonlarda uzun yıllar­dan buyana sürdürmekte olduğu spor, kültürel yarışma ve sohbet programlarıyla da heyecanlarımı­za, zevkimize ve bilgi dağarcığı­mıza her zaman, cömert katkılar­da bulunmuş bir medya uzmanıdır. Toplumumuzun yaşamında böylesi içli-dışlı bir yeri olmasına karşın Halit Kıvanç’ı çoğumuz, sadece “görebildiğimiz” ve “du­yabildiğimiz" yapısıyla tanırız. Oysa "gördüklerimiz"ın ve "duyduklarımız"ın ötesinde bir başka Halit Kıvanç daha vardır ki... O Halit Kıvanç’ı ise, ekran karşısına geçenler değil, yüreğinin içine girebilenler tanıya­bilirler, ancak. Halit Kıvanç’ın içindeki bu “özel" Halit Kıvanç, duyan, et­kilenen ve tüm bunları cömert bir tebessümün arkasında saklayabilen Halit Kıvanç'tır. Alama­yacağımı bildiğim iznini isteme­ye gerek duymadan size, onun tanımadığınız bu özel yapısının küçücük bir bölümünü iki küçük anımla tanıtmak istiyorum. Rahmetli Kadir amcam, ölü­münden yedi yıl önce, biraz ih­mal edilmiş bir gırtlak kanseri nedeniyle ameliyat olmak zorunda kaldı. Ameliyattan önceki birkaç gününde ailemizin tüm bireyleri, hastanedeki odasında amcamı zi­yaret ettik, ayrı ayrı dayanma gü­cümüz oranlarında odada kala­rak, ameliyattan sonra sesini bir daha duyamayacağımız amca­mızla son kez karşılıklı konuşabilme olanağımızı değerlendir­dik. Ameliyattan bir gün önce amcam, hep içinde sakladığını ve bir türlü gerçekleştiremediğini o an öğrendiğimiz bir istediğini açıkladı: Radyolardan dinlediği, tele­vizyonlardan izlediği, yazılarını okuduğu Halit Kıvanç'la şahsen tanışmak ve... Beş, on dakika sü­reyle de olsa, onunla karşılıklı konuşabilmeyi çok istermiş me­ğer. Amcamın o an öğrendiğim bu isteğini, hiç değilse telefon aracılığıyla yerine getirmek iste­dim ve Ankara'daki hastaneden, İstanbul'a Halit Kıvanç'a telefon ettim. “Böyle bir isteği telefonda gerçekleştirmek yakışmaz bize” dedi “Ben öğleden sonraki uçak­lardan biriyle hemen geliyo­rum... Bir iki saat sonra Anka­ra'da görüşürüz..." Halit Kıvanç o gün akşam saatlerinde geldiği Ankara’da, bir yandan hastanedeki yatağı­nın başucunda amcamı kendisi­ne doyurabildiğince doyururken, odada bir yandan da, amcamın oğlu Zafer'i tanıdı. Ve Zafer’in, Hacettepe Üni­versitesi Sosyoloji Bölümü'nde okuduğunu öğrenince, ona ayrıca bir usta öğüdünde bulundu: ‘TRT spikerlik sınavlarına gir ve... Öğreniminden asla vaz­geçmemek koşuluyla, spikerlik kurslarına devam et” dedi "Bu sesini eğitebildiğin takdirde, ilerde çok başarılı bir spiker olursun...” Sonra bize döndü, bir de şaka yaptı: “Zafer kardeşimize mikro­fon da gerekmez" dedi "Sesine baksana... Ağzının içinde mikro­fon varmış gibi bir sese sahip..." Zafer’in sesinin, gerçekten ağzında mikrofondan varmışçası­na bir toklukta ve etkinlikte ol­duğunu, biz de o an fark ettik. TRT'nin başarılı haber spikerlerinden Zafer Akyol'un, şimdi yılların eğitiminden ve yılların deneyiminden sonra televizyon­da duyduğunuz o özel sesini Ha­lit Kıvanç, tam onbir yıl önce fareketti, keşfetti ve... Meslekdaşı olması için Zafer’i, onbir yıl önce kendi teşvik etti, kendi heveslendirdi. Gırtlağıyla birlikte tüm ses tellerinin de alındığı ameliyatından sonra amcam, kalan yedi yıl­lık ömrü süresince hep, sesine sahip olabildiği o son gece Halit Kıvanç’la yaptığı sohbetin lezze­tini korudu; ömrünün son birkaç yılında ise, TRT ekranında ha­berleri okurken izlediği oğlu Za­fer’le gururlandı. Halit Kıvanç'ın bir de, yıllar önce genç bir Fenerbahçeli spor­cuya öğüdünü unutamadım. Samsun'da oynanan bir Fe­nerbahçe- Samsunspor maçının son onbeş dakikasında oyuna alı­nan ve Fenerbahçe formasını ilk kez o an giyen oyuncunun yü­zündeki üzüntü ifadesini görün­ce, Halit Kıvanç da üzülmüş me­ğer. Maçtan sonra Samsun'un Vidinli Oteli'nde Halit ağabeyi, o genç sporcuya “ağabey öğüdü" verirken gördüm. Fenerbahçe’nin ne denli bü­yük bir takım olduğunu anlattı, o takımda değil son onbeş dakika oynamak, bir dakika oynamanın bile, hatta o formayı giymeye hak kazanmanın bile ne denli büyük bir onur olduğunu anlattı o genç sporcuya. Yüzü pençe pençe, al al olarak dinledi Halit Kıvanç'ı, o genç sporcu. Sonra da, hem özür diledi, hem teşekkür etti. Halit Kıvanç’a o gencin adını sordum: ‘Tanımazsın, ilk kez bugün burada çıktı sahaya" dedi “Adı Serkan... İlerde çok daha sık du­yacaksın bu adı..." Futbolculuğundaki üstün ba­şarısı yanısıra, efendiliğiyle de takdir kazanan Fenerbahçe'nin oyuncusu ve daha sonraki yıllar­da ise yöneticisi Serkan Acar’ı, ben de ilk kez o gün, orada gördüm. TRT1 ekranında biraz sonra Halit Kıvanç’ı "Bugün Pazar"ın 150.ci programında izleyeceksi­niz. Onun, hiçbirimizden hiçbir zaman esirgemediği o cömert ve içtenlikli tebessümünü bugün bu kez daha gördüğünüzde... Bu kez o tebessümün arkasındaki "güzel insan”ı da görünüz, o "gü­zel insan"ı da tanıyınız... İçinizde taptaze bir sevginin, sabırsız bir yeşermeyle nasıl da kıpır kıpır filizlendiğine siz de ta­nık olacaksınız ve... "Tüm güzel insanların beyaz atlara binip gitmemiş olduklarını” görmenizin mutluluğunu da yaşayacaksınız, böylesi bir mut­luluğa en çok gereksinim duydu­ğunuz bugünlerde...
Bir Cevap Yazın
*
Menu Title