Haberciliğin temelindeki kural, “Haberin temelinin, haberin zirvesinde olduğudur.” Bu kurala göre haberdeki en önemli bilgi, her zaman, haberin en tepesindeki yerindedir. Gazeteci o en önemli bilgiyi oraya, okura öncelikle ulaştırmak için değil, yazı işleri yönetmenini heyecanlandırmak için yerleştirir. Çünkü onu heyecanlandırıp uyandırdığında, onun da okurları heyecanlandıracağını, okurları uyandıracağını bilir. Bu görevini yaparken yazı işleri […]
Bugün canım yazı yazmak istemiyor da, onun için tembellik yapıyorum, onun için eski yazılarımdan bir ikisini yıllar sonra şimdi bir kez daha yineliyorum değil… Onsekiz, ondokuz yıl önce, bir gazetecilik görevinin sorumluluk duygusunu bile gerilerde bırakabilecek denli içtenlikli bir inançla adım adım dolaştığım Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tanıdığım kişileri ve onların içim sızlayarak gözlemlediğim durumlarını […]
Dinlemeyi” bilmek, gazetecilikte “yazmayı” bilmekten daha önemli bir kuraldır. Mesleğinde başarı kazanan birçok gazeteci, bu başarısını “güzel yazı yazabilmek” yeteneğinden çok “iyi dinleyebilmek” yeteneğine borçludur. 10 Mayıs 1967 sabahı Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın Bürosu’nda deneyimli ve başarılı birçok gazeteci mesleklerinin bu temel kuralını, yılların diplomat-politikacısı Kasım Gülek’e anlatmaya çalışıyordu. Cumhuriyet Gazetesi Meclis Muhabiri Fikret […]
Amerika’nın, dünyayı demokratikleştirme hayallerini gerçekleştirmeye henüz kalkışmadığı yıllardı, o yıllar. Krallıkla ya da diktatörlükle yönetilen ülkelerden yükselen seslerin Amerikan kulaklarınca henüz duyulamadığı, aynı ülkelerdeki kimi insan manzaralarının Amerikan gözleri tarafından henüz bugünkü netlikle seçilemediği o yıllarda… Amerika, president’iyle, bakanlarıyla ve hatta halkıyla, demokratik bir ülke ile bir krallık ve bir diktatörlük ülkesi üçlüsünün dostça geçinmelerine […]
Politikada hiç kimsenin, hiç kimseye “Oooo… Sen neymişsin be abi” diyerek takdir duygularını belirtmesi hem düşünülemez bir olaydır. Olmazlık derecesi böylesine yüksek olduğu için de hiçbir partili, böylesi bir siyasal güzelliği doğal bir davranışla, başka partiliden beklemez. Ve hakettiğine inandığı takdiri başka bir partiliden alamayacağını bilmesinden ötürü de bu takdirini kendi kendine yapmaktan da çekinmez. […]